5 Mayıs 2023

1402 Ankara Savaşı’nın İntikamı: Otlukbeli 1473

Yazar: Bekir KARACA

Anadolu… Herkesin sahip olmak istediği dünyanın kadim beşiği. Yüzyıllardır Anadolu’nun kaderi savaşla yoğrulmuş; krallar, imparatorlar, sultanlar ve daha niceleri onun için mücadele etmişlerdir. Türk tarihi için de Anadolu, özel bir yere sahip olmuştur. Bundan dolayı Türk beyleri, bu kadim diyarda türlü savaşlar yapmıştı. Konumuz olan Otlukbeli, yapılan savaşlardan sadece bir tanesidir.

Ankara savaşının üzerinden yaklaşık 72 sene geçmiş ama izleri, imparatorlukta halen kalıcıydı. II. Mehmed (Fatih) milâdî 29 Mayıs 1453 yılında Konstantiniyye’yi fethetmiş bir cihangirdi. Binaenaleyh Avrupalılar onu Grand Turco yani Büyük Türk unvanıyla anıyordu. Tabi bu Büyük Türk’ün bir rakibi olacaktı; Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan.

Sultanu’l-Berreyn ve Hakanu’l-Bahreyn, yani iki karanın ve iki denizin hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Han, Akdeniz’de etkisini daha çok arttırmak istiyor ve bu yolda çalışmalar yapıyordu. Tabi kendisini Fatih’e rakip gören Uzun Hasan bunlardan hoşnutsuzdu.

Kendisini Büyük Timur İmparatorluğu’nun varisi olarak gören Uzun Hasan’a göre Anadolu’nun ve dahi cihanın tek hâkimi o olmalıydı. Çünkü 1403 yılında Sahipkıran Emir Timur, onlara hürriyetlerini vererek bir nevi Akkoyunluların bağımsızlığını onaylamıştı.

Osmanlılar ile Akkoyunlular arasında kalan daha doğrusu bu iki güç arasında sıkışan ancak bu iki gücü kendisi için kullanacak olan bir devlet vardı; Karamanoğulları. Karamanoğullarından Pir Ahmed ve kardeşi İshak Bey taht kavgasındayken Pir Ahmed evvela Osmanlı ile müttefik olarak Akkoyunlu müttefiki kardeşini bertaraf etmiş ve devletin hükümdarı olmuştu. Lakin devletin Osmanlı’ya tabii olması sonraları işine gelmemiş olacak ki bu sefer Pir Ahmed Akkoyunlularla müttefik olmuş ve Anadolu’da siyaset değişmişti. Ayrıca 1461 yılında Trabzon’un fethiyle bir liman kenti elde eden Osmanlı, Akkoyunluların iyice iştahını kabartmıştı. Artık kılıç kınında er hanesinde durmayacak muharebe kaçınılmaz olacaktı.

Payitahttan çıkıp gelen Osmanlı ordularını Akkoyunlular, Fırat’ın karşısında karşılamıştı. Üstünlüğü elinde bulunduran Akkoyunlular savaş düzenini almış Uzun Hasan, ordunun merkezini kendine ayırarak kanatlara oğullarını yerleştirmişti. Benzer dizilime sahip Osmanlıları ise çetin bir mücadele bekliyordu.

Fatih’in emriyle Murad Paşa Fırat’ı geçerek hücum etti. Böylece Osmanlıların nehrin karşısına geçmesi kolay olacaktı ancak Murad Paşa’yı karşılayan Akkoyunlu Uğurlu Bey, onu haliyle zorlayacaktı. Osmanlı erlerinin iyi vuruşmalarını gören Uğurlu Bey, sahte ricat taktiği ile Murad Paşa’yı kıskaca alarak ordusunu yenmişti. Murad Paşa ise geri çekilirken Fırat’ın sularında can vermişti. Esasında Türk asıllı olmayan Murad Paşa, İstanbul’un fethiyle Osmanlı saflarına katılmış biriydi. Kader onu, bir zamanlar düşman olarak gördüğü Türkler için canını vermeye götürmüştü.

II. Mehmed, bu küçük hezimetten sonra ordusunu Fırat’ı daha kolay geçebilecekleri bir yere konumlandırma taktiğini izleyecekti. Akkoyunlu saflarında görülen Osmanlıların yenilgisi büyük bir sevinçle karşılanarak komutanları ve bilhassa Uzun Hasan’ın nefsini kabartmıştı. Uzun Hasan’ın emriyle ordular II. Mehmed’i takip etmeye başlamışlardı.

Otlukbeli mevkii… İki Türk ordusu tekrar karşı karşıya gelmişti. Ancak bu sefer iki orduyu ayıran bir nehir yoktu. ‘’Büyük Türk’’ unvanı için çarpışacak olan Türk beyleri, ordularına hücum emrini vermişti. Uzun Hasan’ın saflarından zaferin tatlı meltemiyle kalkan Akkoyunlu beyleri son sürat Osmanlılar üzerine ilerliyordu. Soğuk kanlı ve zamanın dehası olan Fatih, Konstantiniyye’den Fırat önlerine kadar getirdiği toplarını ve ateşli silahlarının etkisini hiç daha göstermemişti. Atlılar dört nala kalkmış, askerler kılıçlarını birbirlerine tutarken birden gök inlemeye başlamıştı. Tercan ovası, adeta küçük kıyameti yaşıyordu. Gümbürtülerin ardı arkası kesilmiyor üstelik Osmanlı saflarından Akkoyunluların üzerine cehennem misali ateş yağıyordu.

İşte, Uzun Hasan’ın Avrupa’dan istediği ama ele geçiremediği güç bu olsa gerekti. Uzun Hasan galipken nasıl mağlup olduğunun şokunu yaşarken oğlu Zeynel’in ölüm haberini almasıyla bir kez daha yıkıldı. Akkoyunlu ordularının bir kanadı kırılmıştı. Diğer kanadındaysa Şehzade Bayezid ile Uğurlu Bey’in mücadelesi halen devam ediyordu. Uzun Hasan olaylara daha fazla dayanamayarak savaş meydanından çekildi. Çekilmenin ardından Akkoyunlu sancağı Osmanlı saflarında dalgalandı. Bir devletin şerefi olan sancak başka devletin eline geçmişti. Bu da demek oluyordu ki zafer Osmanlılarındı.

Otlukbeli muharebesinden sonra Akkoyunlular tarih sahnesinden yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı. Tarihte ise Büyük Türk unvanı Fatih Sultan Mehmed’e layık görülmüş Uzun Hasan ise Küçük Türk unvanıyla yetinmişti. Artık Doğuda “şimdilik’’ Osmanlı’yı tehdit edecek bir güç kalmamıştı.