29 Aralık 2023

Dünyanın Dört Bir Yanından Filistin’e Destek

Yazar: Sema YILMAZ

Anna yağmurlu bir sabaha merhaba demişti. Kendini yorgun hissediyordu. Dün gece haberlerde izlediği görüntüler onu derinden sarsmıştı. Annesi Lidya hanım kızının etkilenmemesi için direkt kapatmıştı fakat Anna göreceğini görmüştü. Derin derin düşünceye daldı Lidya hanım. Kızı bu görüntüden dolayı ya bir arayış içine girerse diye korku kaplamıştı içini. Çünkü annesi biliyordu ki Anna çok içli bir kızdı. Dadısı, Anna ‘yı kahvaltıya çağırmak için odasına gitti. Fakat kızcağız gelmek istemiyordu sofraya. Dadısına bir soru yöneltti.

– “Dadıcığım, dün aksam haberlerde binlerce insanın canına kıymışlar… Bunu kalp taşıyan bir insan nasıl yapabilir ki?

Dadısı beklemediği soru karşında ne diyeceğini bilemedi. Duymazdan geldi kızcağızı.

– Ben sana kahvaltı diyorum, sen ne diyorsun? Genç bir kızsın artık çocuk değilsin. Bu işin aslı öyle değil…

– “Ya nasıl?” diye sordu Anna.

Fakat dadıdan tek kelime çıkmadı bu konu hakkında.

– Son kez diyorum, sofraya…

Anna biçare aşağı indi fakat o çocukların feryadı gözünün önünden bir an bile gitmiyordu. Tabağındakilere hiç dokunmadı. Dakikalarca sus pus oturdu masada. Bu duruma anlam veremeyen babası “İyi misin Anna?” diye telaşlı bir edâyla sordu. Fakat Anna öyle dalmıştı ki düşüncelere babasını duymamıştı.

Annesi ise “Dün akşam saatlerinde izlediği o görüntüden büyük ihtimalle.“ diye kızının yerine cevapladı. Sinirlenerek “Bu konuyu burada kapatıyorsunuz, o kadar!” “Duydun mu Anna?“ diye sesini yükseltti babası. Kız hiç oralı değildi. Müsaade isteyip kahvaltıdan kalktı ve üstünü giyinip okula doğru yol aldı. Caddenin ilerisinde topluca ikrar edilen sözlere dikkat kesildi Anna.

”Free Palestine / Özgür Filistin“

Buradaki insanlar din, dil ve ırk gözetmeksizin mazlumun yanında olmayı tercih etmişlerdi. Anna elini kalbine koydu ve yüreğinin sesini dinlemeyi tercih etti. Bu zamana kadar dadısını, annesini ve babasını dinlemişti. Artık vicdanın sesini kulak vermek istiyordu. Derince nefes aldı artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Mazlumların feryadı olacaktı. Koşar adım karşıya geçti kalabalığın arasında buldu kendini. Bir bayan Anna‘ya bayrak uzattı. Yeşil, beyaz, kırmızı ve siyah renklerden oluşan. Jet hızıyla bir an dahi düşünmeden bayrağı aldı ve “Free Palestine!“ diye bağırmaya başladı. Hiç bu kadar özgür hissetmemişti kendini. Hakkın yanında durmanın verdiği bir duyguydu. Çünkü bu tamamen vicdan meselesiydi. Anna bir yandan bayrağı sallıyor bir yandan da yüreğini coşturan sözleri nida ediyordu.

Saatler süren yürüyüşten sonra Anna kalabalıkların azalmasıyla oradan ayrıldı. Ama içinde bir huzur mevcuttu. Bayrağı çantasına koyup okula geçiş yaptı. Fakat saatlerdir okulda olmadığı için idare tarafından ailesine bilgi verilmişti. Durumdan haberdar olan ebeveynleri soluğu okulda almıştı. Anna okula öyle gururla giriyordu ki görenler ondaki bu yürüyüşe anlam veremiyordu. Ama ne bilsinler ki, kalp taşıdıklarını zannettikleri o organ anca kan pompalıyor onlarda. Ne ruh var ne de vicdan….

Anna ailesinin, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının vereceği tepkiyi hissedebiliyordu.

– “Kızım, Anna kaç saattir nerelerdeydin?” dedi babası.
– Akşam haberlerde gördüğünde anlarsın babacığım, deyip gülümsedi.
– Yoksa…
– “Evet babacığım, tam da aklından geçeni yaptım.” dedi ve çantasından bayrağı çıkartıp “Free Palestine!“ diyerek okulun binasına girdi.

Selam olsun Anna ve Anna gibi yüreklere.
Evet, bu asla ve kat’â savaş değil; bir soykırımdır. Ve sözüm insanım diyene. Susmayın, alışmayın ve alıştırmayın.
Vesselam…