Sonsuz Yatırım
Yaşıyorsan bil ki yaşatılıyorsun. Peki niçin yaşatılıyorsun. Gününü gün etmek için mi yoksa gününü sonsuz etmek için mi? İki yaşam biçimi arasında ne kadar fark vardır? Sonsuz bir fark vardır. Böyle sonsuz bir fırsat kaçırılır mı hiç, önemsenmeyip gafilce yaşamaya devam edilir mi hiç? Peki nedir bu gününü gün etmek ile gününü sonsuz etmek arasındaki fark? Hayattaki uygulaması nedir? Restoranlarda en sevdiğin yemekleri yersen gününü gün etmiş olursun ama aç olan birine, bir yetime, çocuklarıma bu akşam ne yedireceğim derdinde olan bir anneye, bir yolda kalmışa yemek yedirip ihtiyacını giderirsen gününü sonsuz etmiş olursun. Çünkü kendi yediğin yemek bir müddet sonra vücudundan çıkacak ve gününü gün etmiş olmakla kalacaksın ama ihlasla, Allah rızası için yedirdiğin yemek sağ amel defterine yazıldığı için sen mezardayken de, hesap gününde de senin yanında olup sonsuz cennete girmene katkı sağlayacağı için gününü sonsuz etmiş olursun. İhtiyacın olmadığı halde kendine modaya uygun bir ceket alırsan gününü gün etmiş olursun ama yolda mendil satan çocuğa üşümesin diye giysi alırsan veya dernekler aracılığıyla mazlum coğrafyalara yardım yaparsan gününü sonsuz etmiş olursun. Çünkü aldığın ceket elbet bir gün eskiyecek ama yapmış olduğun yardımlar hiçbir zaman eskimeyecek. Sinemada komedi filmi izleyip kahkahalarla gülersen gününü gün etmiş olursun ama kimsesi olmayan yaşlı birine tebessüm edip onu sevindirirsen gününü sonsuz etmiş olursun. Çünkü sinemadan çıkınca kahkahaların son bulacak ama sevindirdiğin kalpler hep seninle olacak. Bu şekilde örnekler çoğaltılabilir. Ne yapın edin her gün, gününüzü sonsuz edecek ameller yapın. Hiç şüphesiz bu amellerin başında namaz gelir. Vesselam.
Bildiklerinin öğretmeni, bilmediklerinin öğrencisi olan; duygularını, düşüncelerini, hissiyatlarını yazıya dökmeyi seven ve faydalı olmayı arzulayan; mazlumun yanında zalimin karşısında duran; maneviyatı maddiyattan üstün tutan; kalıcı olan ahireti geçici olan dünyaya tercih eden; gülümsemeyi ve gülümsetmeyi seven; kırmaktansa kırılmayı, üzmektense üzülmeyi tercih eden; ormanın ve denizin derinliklerinde dolaşıp tefekkür etmeyi seven; güneş doğmadan önce güne başlayan; önce kendini düzeltmeye çalışan; hayalleri ve umudu büyük olan; en büyük hedefi Allah’ın rızasını kazanmak olan ve insanlardan bir karşılık beklemeyen; hakkın ikamesi, batılın izalesi için çalışan bir genç.
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi- Matematik Öğretmenliği bölümü öğrencisi