24 Kasım 2023

Zeytin ve Limonun Ülkesi Seninleyiz

Yazar: Sema YILMAZ

Emine’de kaç gündür bir haller vardı. Kimseyle konuşmak istemiyor, oyun oynamıyor ve içinden yemek yemek dahi gelmiyordu. Durumu fark eden annesi Emine’nin yanına gidip halini hatırını sordu. Fakat kızcağızdan tık çıkmıyordu. Bir gece vakti annesi kızını hıçkırarak ağlarken buldu. Dilinden şu cümleler dökülüyordu: “Allah’ım Filistin’deki kardeşlerimin çok zor durumda olduğunu öğrendim. Onlar ölümle burun buruna, kardeşlerime zafer ver ya Rabbim.” Hem ağlıyor hem de minicik yüreğinden içli içli dualar dökülüyordu. Annesi duyduğu sözler karşısında gözyaşlarına hakim olamayıp ağlamaya başladı. bir an kendisinden utanmıştı. Evet, üzülüyordu ama bu kadar dert etmemişti Filistin’deki insanları. Ne yapabilirim diye düşünmeye başlamıştı o günün sabahında. İlk işi Filistin’in tarihini öğrenmek ve Kudüs’ün ehemmiyetini araştırmak. Bunun için kütüphanenin yolunu tutmaya başladı. Eline aldığı kitaplarla masaya geçti ve okumaya başladı. Bunca zaman Filistin hakkında bu kadar bilgiyi hiç duymadığını fark etti. Bu duruma baya hayıflandı. Saatler süren okumanın ardından Filistin, Kudüs ve İsrail hakkında bayağı bilgi edinmişti. Kitapları yerine bıraktı ve aldığı notlarla evinin yolunu tuttu. Kızı Emine ise çoktan uyanmış babası onunla ilgileniyordu. “Selamün aleyküm!” diyerek içeri girdi. Emine hızlıca annesine koştu, sımsıkı sarıldı ve şu soruları sormaya başladı.

– Anne neredeydin?
– Kütüphanededyim kızım.
– Ne yapmaya gittin oraya?
– Okumalar yaptım, Kudüs hakkında bilgiler edindim.
Emine’nin gözlerinin içi parlamıştı.
– Anne bize de anlatsana öğrendiklerini, ne olur?
– Anlatırım fakat güzelce kahvaltı yapacaksın anlaştık mı?
– Peki anneciğim .
Emine bir yandan nazlı nazlı yemeğini yiyor bir yandan da can kulağıyla annesini dinliyordu. Ayşe hanım bir saate yakın Filistin hakkında bilgiler verdi evdekilere. O sırada eşi Hasan bey madem Filistin’in ehemmiyetini öğrendik o zaman İsrail’e karşı boykot yapma zamanımız geldi de geçti bile.
Bu cümleyi duyan meraklı Emine babasına sormadan edemedi.
– Boykot mu , o nedir babacığım?
– Yani aldığımız herhangi ürünlerin İSrail’e gidip gitmediğini araştırıp o ürünleri almayarak onların yaptığı bu zulme ortak olmamış olacağız .
Emine nasıl mutlu oluyordu…
– Hemen yapalım boykotu…
Babası tebessüm etti ve;
– Yapalım güzel kızım, deyiverdi Hasan bey. Uzun bir boykot listesi çıkardı. Yeme içmeden tutun giyimden temizlik ürünlerine kadar koca bir liste hazırladı. Ayşe hanım da bu boykottan arkadaşlarına bahsedip Filistin için bir kermes düzenlemeye karar verdi.

Emine yeni Kur’ân’a geçmişti Kur’ân’dan okuyacağı ayetleri Gazze’deki kardeşlerine hediye edecekti. Evde Kudüs uğruna bir şeyler yapılıyordu. Birkaç gün içinde büyük bir kermes kuruldu. O camiadaki insanlar akın akın gelip bir şeyler almaya başlamıştı. Toplanan paralar Filistin’e gidecekti. Emine öyle mutluydu ki elinden az da olsa bir şeylerin gelmesi iyi hissettiriyordu ama bu yeterli değildi daha çok şey yapmalılardı.

Emine annesine bir ricada bulunmuştu. Filistin bayrağını çizmek istiyordu. Ayşe hanım ise Filistin’in sembolü olan karpuz resmi çizdirmişti. Emine çizdiği karpuzun ne anlama geldiğini anlayamamıştı. Annesi Filistin bayrağının anımsattığını dile getirince olayı kavramıştı. Emine’nin en sevdiği meyve artık karpuzdu. Ertesi gün Hasan bey ilçedeki görevlilerle Filistin konusunu konuştu. Onlarla anlaşma yaparak ilçede bir yürüme yapacaklardı.

Birkaç gün içerisinde afişler dağıtıldı ve o gün geldiğinde onlarca insan akın akın Gazze için, Beytü’l Makdis için yürüyüş yapıyordu. Bir yandan Filistin bayrakları sallanıyor bir yanda güzel sözler dökülüyordu ağızlardan. Emine ise itinayla çizdiği karpuz resmini elinde tutup bir yandan da bedeninde minicik kalp taşıyan ama o kalbe koca bir derdi sığdırdıgı cümlelerle nidâ ediyordu. “Selâm olsun zeytinin ve limonun ülkesine, selâm olsun onca acıya rağmen dimdik duran yüreklere. Selâm olsun ey Gazze, ey Filistin. Allah’ın yardımı muhakkak ki sizinle…”

Sadece Emine değil dünyanın dört bir yanında bu zulme karşı olan milyonlarca yürek Gazze’nin yanında… Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesiyle sağır, dilsiz, kör kesilenler de var elbette. Rabbimiz onlar hakkında ne güzel demiş:

Sağır, dilsiz ve kördürler. Artık doğru yola dönmezler.
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَرْجِعُونَ
Bakara Süresi , 18. Ayet