17 Aralık 2023

Toz Olan Pembe Hayaller

Yazar: Buse BAYAT

Zaman nasıl da ilaç her duruma ama (!), nasıl bir güven bu baksanıza! Zamanla geçermiş acılar. Bunu kim garantiledi? Hep iyi anların yaşanacağından kim emin ki? Bundan sonraki tüm günlerimizin üzerine güneş açtıracak mucizeleri kim bekliyor şimdi? Zaman denen seyahatin hep güzel duraklarda duracağını; kayıpların, hastalıkların, dertlerin ve daha nice vukuatın etkisinde kalmayacağını mı düşünenlerdensiniz sahiden? Ben inanmıyorum desem çok mu gaddar kalırım zihninizde? Ben size her şey daha güzel olacak demesem mesela. Tozpembe hayallerimiz hiç gerçekleşmeyecek desem, kızar mısınız bana? Ben bunları neden söylüyorum? Çünkü ben birilerinin her neresi bilmem ama bir yerlere insanlıklarını bırakıp yaşamalarına sadece biyolojik anlamda insan olarak yürüttüklerini görüyorum. Ben yolumuzun iyiye gittiğini düşünemiyorum maalesef. Ben bebeklerin ve suçsuz insanların öldürüldüğü günümüzde fütursuz bir sevinçle yarınlarımı karşılayamıyorum. Ben yapılan yanlışın yaptırımının olmadığı bu dünyada güven duymuyorum yarınlarıma karşı ve inanmıyorum adalete, eşitliğe.

Yapılan kayıtsızlık sen en çok canımı acıtansın sen, yolun da sonusun. Düşünsenize doğru olan her şeyin yerini yanlışlar almış, kötülük insanlığa daha cazip gelmiş bu yüzden kim ne yaparsa haklı sayılmış ve ona dokunmayan yılana “bin yaşa! ”nidaları atılmış ben bundan korkunç bir dünya daha tasvip edemem. Bu aralar aynen de bu olmuyor mu? Koca dünya kötü sayısı azsa eğer bu yaşananlara nasıl olanak sağlıyor, eğer güzelliği isteyenler daha çoksa üstesinden neden gelinemiyor doğumu ile ölümü bir olan bebeklerin, aç uyuyan evlatların, susuz kurumuş ağızların, evsiz kalmışların üşümüş, yaralanmış olanın tedavi alamamış olmasının? Bunlar neden gerçekleşiyor? Ayette “Sizden biri bir münker ve kötülük görürse onu eliyle değiştirsin buna gücü yetmezse ona diliyle müdahale etsin buna da gücü yetmezse ona kalben buğz etsin, kalben onu reddetsin.” yazıyor. Ne çok isterdim herkesin bu ayete uymasını. Ama nerede? Kalben reddetmek yerine kalben onay verenler, daha artan kötülük kademesiyle bunu alay konusu şeklinde dile getirenler, zaten hiç saymadığım kötülüğü eyleme dönüştürenler var bu dünyada. Gönlümüzden kökleriyle söküp almaya çalıştıkları tek şey Gazze değil sana olanları hak diye, yapılması gereken buydu diye sunarak usulca, umarsızca alıp gidiyorlar merhametini. Normal sayıyorlar bir avuç bedeni toprağa koymayı, dalga konusu yapıyorlar bir babanın evladına vedasını.

Yapılan yenilikler, gelişmeler, teknolojiler bize hizmet içindi kardeşlerimize mezar oluşturmak için değil. Sağlanan kolaylıklar ve üretilen malzemeler refahı sağlamak içindi vahşete katkıda bulunalım diye değil. Hesabını veremeyeceğimiz anlar yaşanıyor! Korkmuyor musun asıl adaletin orada olacağı zerre dahi kötülüğün bile karşılığının alınacağı günden? Çok sinirleniyorum kayıtsız kalan her insana, kayıtsızlığı bir kenara fırlatıp üstüne ahlaksızca paylaşımlarda bulunanlara, sanki hiç ölmeyecek ve sanki hiç sevdikleri zarar görmeyecek garantisinde gülüp geçen o cahil topluluğa, çoluğunu çocuğunu güya en güzel şekilde yetiştirecek olup yapmacık ve riyakâr tavırla binlerce çocuk ölümünü geçmişine kazıyanlara. “Haksızlığa karşı olma duygusu kendine haksızlık yapıldığında değil başkalarına haksızlık yapıldığında gösterilen tepkide ortaya çıkar.” Sonuçta bana bir şey olmadı diye rahat olan var! Cidden bilmez mi ki ölüsünü iman dolu yüzle tertemiz bir şekilde Allah’a teslim edenlerin rabbi katında mükâfatı varken zulme alkış tutanları bekleyen çok büyük bir azap var. Nerede yanlış yapılıyor sorusunun cevabını bulma itici gücüyle bakmayın siyasete ve geçmişe, yapılan yanlış insanlığı bırakmaktır bir köşeye. Umarım doğruyu görür çocukların parçalanmış bedenlerini görmezden gelenler, umarım hakkı işitir bombaların yeri göğü inlettiği sesini duymazdan gelenler, umarım ummak bir işe yarar sizin dediğiniz gibi, umarım haksız çıkarım da dünya tam istenildiği gibi bir yer olur iyilik tohumları ekmeye ve insanlığını kaybedenler için tekrardan insanlık dağıtmaya gerek kalmadan. Çünkü gerçek dışı bunlar, inkâra yer yok, kabul edin biz kendimizi tartmadan olaylar karşısında tavrımızı ölçüp maneviyat için harekete geçmeden o çok arzulanan pembe hayaller gerçekleşmeyecek.