19 Mart 2022

Yeni Hayatım Hoş Geldin

Yazar: Nurşah YILDIZ GÜVENÇ

O gece…

Hiç uyuyamadığım o gece.

Herkes uyuyordu fakat benim içimde volkanlar patlıyordu.

Nefes alış-verişlerim düzensizdi.

Yattığım o yatak beni oldukça sıkıyor hatta boğuyordu. İçimde anlam veremediğim duygularımın birbirine karışmasını izliyordum yalnızca. Bundan sonra ne olacaktı? Beni neler bekliyordu? Nasıl bir dönemle karşı karşıyayım? Bilmiyorum… Belirsizliğin döngüsünde düşüncelerimle savrulup duruyordum. Birden ellerim titremeye başladı. Boğazımda düğümler belirdi. Alnımda hissettiğim bir iki damla ter… Ekim ayının soğuğunda sıcaktan terliyordum âdeta. Yorgun düşen zihnim aldırış etmiyordu varlığıma. Durmadan beni zorluyor, o düşünceden bu düşünceye savuruyordu.

Derken bu olağandışı durum beni iki üç saat uyutmuş olsa ki annemin sesiyle irkildim.

Hızlı bir şekilde yatağımdan kalktım. Üzerimdeki örtüyü de aynı şekilde hızlıca bir kenara fırlattım. Komodinin üzerindeki sürahiden bir bardak su aldım. Kuruyan damağım yorgun zihnimin ispatıydı. Bir bardak içtiğim su söndürmüyordu; anlam veremediğim duyguları mı desem, düşünceleri mi? Annem yanıma yaklaşıyordu. Sanki uyumadan önce neler düşündüğümü hissetmiş ve beni sakinleştirmeye gelmişti. Artık annem ve ben uyanıktık. Anneme gece yaşadıklarımı anlattım. O da gece uyuyamamış. Sanırım bu gece, o ev sadece bana dar gelmemiş.

Bana çok belli etmediğini düşünerek bir iki damla yaş akıttı gözlerinden. Akan yaşları görünce lavaboya gittim. Musluğu sonuna kadar açarak dün geceki sessiz çığlığımı daha fazla bastıramayıp ağlamaya başladım. Beş dakika sonra kendimi toparlayıp hazırlandım. En mutlu gün dedikleri sanırım diğer duygularımızı bastırdığımız gündü. Ya da o boş çaresizliğimize bir isim verememiş olacaklarından “en mutlu gün” demişler. Çıkarken babamı gördüm. Ağzımı açtım ama konuşamıyorum. Boğazım… Dikenli tellerle mi sardınız boğazımı? Neden konuşamıyorum? Bana baktı ama gözlerime değil. Çünkü ikimiz de biliyorduk ki eğer göz göze gelirsek o evden çıkamayacaktım. Kapının kulpunu tuttum. 23 senedir yaşadığım bu evde ilk defa kapının kulpunu bi’ anlamla tutmuştum. Elimdeki o ağırlık, bedenimin hissizliği beni paramparça ediyordu. Kapıyı açtım, dışarıda beni bekleyen bir gelecek vardı. Hayatımın diğer yarısı. Kapı üzerime kapanınca anladım, o hayatta artık tek değil iki kişiydik. Sanki indiğim her merdiven basamağında o evden, ailemden bir hatıra bırakıyorum arkamda. İçinde bulunduğum sözde “en mutlu” durumdan sevdiğimin elini tutarak kurtulmaya çalışıyorum. Nihayetinde dışarıya çıkıyoruz. Yeni hayatım, hoş geldin.