9 Ekim 2023

Yol Ayrımları

Yazar: Süheyla GÖKCAN

Farkında olmadan labirent gibi olan ormanda kaybolmuştu Bahar. Önüne iki yol çıktı. “Acaba hangisinden gelmiştim?” dedi. Evet, kendi kendine konuşuyordu. Çünkü bu ormanda tek başınaydı. Ne yapsaydı? Ağaçlarla, çiçeklerle mi konuşsaydı? Onu da yapıyordu tabii. “Neyse, bir seçim yapmalıyım. Geldiğim yolu geri mi dönsem yoksa bu iki yoldan birini mi seçsem? Önümde üç seçenek var. Allah’ım ben ne yapacağım? Keşke hangi yol olduğu ilham olunsa. İlham bekleyemem ama seçmem lazım.”

Geldiği yolu dönmedi. Sağdaki yola yöneldi. Yürüdü, yürüdü… Kaç saat olduğunu bilmeden… Sonra bir akarsuyun yanında buldu kendini. Çok susamıştı. Suya daldırdı elini ve kana kana içti. O suyu içmese susuzluktan ölebilirdi. Sonra bir elma ağacı gördü. Hemen dallarına uzandı 3 tane kopardı. İkisini yedi. Sonra uyku çökmüş olacak ki ağacın gövdesine yaslandı ve gözlerini kapattı.

Birden korkuyla uyandı. Gözünü bir açtı ki yine bir yol ayrımındaydı. Anlam veremedi. “Ben akarsuyun kenarında uyumuştum. Buraya nasıl geldim? Allah’ım sen aklıma mukayyet ol. Ne yapacağım? Şimdi hangi yoldan gideceğim? Of yine mi karar vermem lazım?” Umutsuzlukla bu sefer soldaki yolu seçti. Yine bir bilinmeze doğru yürüdü. Bakalım bu yol nereye çıkacaktı? Yine akarsuyun yanına geldi. Şaşkınlıktan artık ne yapacağını bilmiyordu. Su içti. Elma yedi ve yine uykuya yenik düştü. Gözünü açtığında yine yol ayrımındaydı. “Allah’ım çıldıracağım sen yardım et!” diye bağırdı ve ormanda sesi yankılandı. Kuşlar sesten korktu ve uçuştular.

“Hiçbir yere gitmiyorum, burada bekliyorum artık. Zaten nereye gidersem gideyim her yol aynı yere çıkıyor. Her gözümü kapattığımda tekrar aynı yol ayrımına geliyorum. Evet evet. En iyisi burada durmak.” Yol ayrımının tam ortasına oturdu. Arkasını döndü. Geldiği yol nereye gidiyordu peki? “Dönsem ne değişecek? Yolumu bulabilecek miyim?” diye düşünürken yine gözleri kapandı.

“Bahaar hadi kalk kahvaltı hazıır” diye seslendi annesi. Bahar yine ormanda uyanacağını sanarak korkuyla uyandı. Ama bir baktı ki kendi odası. Bir yatak, bir dolap, bir çalışma masası ve kitaplık vardı. “Allah’ım kabusmuş, çok şükür evdeyim.” Kabus bitmişti. Artık gerçek hayattaydı. Yatağından kalktı, masasına ilerledi. Takvimde bir tarih işaretlenmişti: 25 Kasım. İşte yine bir yol ayrımındaydı. O tarihte gidecek miydi yoksa kalacak mıydı? Başka yolu yok muydu bu işin? Gitmekle kalmak arasına sıkışmıştı. Asıl kabus şimdi başlamıştı.