16 Ocak 2022

En Uzun Yüzyıl ve Ahmet Cevdet Paşa | 4. Bahis

Yazar: Gonca GÖKTAŞ

Hizmet Yılları ve Aile Reisliği

Devlet hizmetine 1844 yılında Premedi kadılığı ile başlayan Paşa, bir süre sonra da İstanbul ruusu alarak çok sevdiği müderrislik mesleğine girer. Cevdet Paşa ders verme ve eser yazma ile meşgul olmak üzere medreseye çekilmek fikrinde iken tanıştığı ve dâhil olduğu Reşit Paşa ve çevresi ona yeni bir mektep olmuştur. Sadrazamlık görevine getirildiği ilk günlerden itibaren ülke menfaatleri için planlar hazırlayan Mustafa Reşit Paşa, şer’i işlerinde danışmak üzere Şeyhülislam Arif Hikmet Bey’den âlim ve aydın fikirli birini göndermesini ister. Reşit Paşa’nın isteği üzerine gönderilen kişi genç yaştaki Ahmet Cevdet Paşa’dır. Reşit Paşa’nın nezdinde çalışmalara başlayan Ahmet Cevdet Paşa kısa zamanda dirayet ve kabiliyetini ispat eder. Diplomasi ve Babıâli yolculuğu da böylece başlamış olur.

Ahmet Cevdet Paşa, bir görev için Bükreş’te bulunan Fuad Paşa ile Babıâli diplomasi trafiğini temin için bir ay Bükreş’te kaldıktan sonra İstanbul’a döner. Mekâtib-i Umumiye Nâzırı Kemal Bey’in arzusu üzerine bu mektepte okutulmak üzere Malumat-ı Nafia adıyla bir eser yazan Paşa 1850 tarihinde Meclis-i Maarif-i Umumiye Üyeliği ve Dârülmuallimîn Müdürlüğüne getirilir. Fuad Efendi’nin romatizma hastalığından dolayı Bursa’ya yanında Cevdet Paşa olmak suretiyle gittiklerinde bu iki devlet adamı buradaki vakitlerini de değerlendirip iki önemli eser meydana getirir. Bunlardan ilki, Osmanlıcanın gramerini içine alan Kavâid-i Osmaniye risalesidir. Diğeri ise bir vapur şirketi kurulmasına yönelik olarak hazırlanan nizamnâmedir. Nitekim İstanbul’a dönüşlerinde bu güzel teşebbüs icra mevkiine konarak “Şirket-i Hayriye” adında bir kuruluş tesis edilmiştir.

Meclis-i Maarif bünyesinde kurulan yerli ve yabancı üyelerin olduğu Encümen-i Dâniş cemiyetine dâhil iken vakanüvislik görevi alır. 1774-1826 yılları arası olayları yazdığı Tarih-i Cevdet’i ve zamanının siyasi olaylarını kaydettiği Tezâkir-i Cevdet’i hazırlar. Reşit Paşa ile arası açık olan Âli Paşa’nın sadrazamlık görevine gelmesiyle devlet adamlarının çekişmeleri arasında kalan ve devlet işlerinden soğuyan Ahmet Cevdet Paşa müderrislik görevine dönme hazırlıkları yaparken Sultan Abdülmecid’in iltifatına mazhar olur ve bu sayede kendisinin Babıâli’deki saygınlığı artar. Bu tarihten sonra çeşitli devlet kademelerinde bulunur ve çokça hizmetleri olur. Mecelle adında 12 ciltlik, yakın tarihe kadar birçok yönden kendisinden istifade edilen bir hukuk eseri hazırlar. Nazırlıkların düzenlenmesinde katkıları bulunur. Dürüstlüğü, giriştiği işlerdeki liyakati, keskin öngörüsü, devlet adamları arasında taraf tutmayıp dedikodulara kulak asmayışı, ortaya koyduğu eserlerdeki titizliği ve kullandığı sade ve anlaşılır dil onun yıldızını parlatsa da ara ara kişisel problemler yüzünden işlerinde onu sıkıntıya sokanlar da bulunur. Buna rağmen eserleri mümessilinin azmini bugün dahi bize gösteriyor.

Bütün yoğunluklarına rağmen aile hayatında da örnek teşkil ederek gerek eşine gerek de çocuklarına olan ilgisi de gözlerimizden kaçmıyor. Kendisinin yine bir seyahatteyken eşine gönderdiği mektuptaki zarif ifadelerinin yanı sıra ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye’nin onun kızı olması, kızları ve oğlu Sedat için özel öğretmenler tutarak eğitimlerine olan düşkünlüğü Ahmet Cevdet Paşa’yı gözümüzde iyi bir aile reisi olması haricinde her hususta kaliteyi arayan bir insan seviyesine çıkarıyor.

“Güli ömrün hazânı kesret üzre hande etmektir

Gülüp güller açıldıkça hezârân ağlasın gülsün

Hadengi gamzen ile cânı vermek cana minnettir

Bu şirin merk ile rûh-ı şehidân ağlasın gülsün

Lebi can tazeler bîmar çeşm-i can alur Cevdet

O şuha dil-veren dilhasta her an ağlasın gülsün.”

Mısralarıyla da edebiyat dünyamızda yer tutan Ahmet Cevdet Paşa, 1890 senesinden Bebek’teki yalısında vefat ettiği 25 Mayıs 1895 gününe kadar ilmi çalışmalarla ilgilenmiştir. Mezarı Fatih Sultan Mehmet Türbesi haziresindedir.

Osmanlı modernleşmesine yeni bir istikamet kazandıran, devletin kör bir taklitçilikten ziyade kendi değerleriyle değişimi getirmesini savunan ve hayatını bu çalışmalarla geçiren Ahmet Cevdet Paşa; renkli kişiliği, çok yönlü çalışkan yapısıyla ansiklopedilerin tozlu sayfalarından kurtulup anlaşılmayı bekleyen kıymetli şahsiyetlerimizden biri. Fatih Cami’sine yolumuz düştüğünde kabri başında edeceğimiz rahmet duasına, bereketinden istifade etmeyi eklemek temennisiyle…

Son Tahlil

Yazımı Aliya İzzetbegoviç’in sözlerini anmadan bitirmemin bir eksiklik olacağını düşünüyorum. Bilge Lider, “Tarih, söz gelimi matematik gibi kesin ve doğru değildir. Onun kendi kuralları vardır fakat bu kurallara bakarak hadiselerin cereyanını tahmin etmek veya cereyan etmiş olanlarını kesin olarak açıklamak mümkün değildir. Tarih hayat ile alakalı bir hikâyedir. Hayat ise özgürlüğün, kendiliğinin ve öngörülmezliğin tezahürüdür. Onun son tanımlamasında hayat sır olarak kalır. Bu sebepten dolayı, bir halk neden geri kalır sorusuna kesin ve tam bir cevap yoktur ve olamaz.”6 der ve medeniyetimizin altın çağına dair anekdotlar paylaşır ardından. Tarih ister lineer, ister çembersel olsun; bugün zamanda yolculuk etme şansımız bulunmamaktadır. Birtakım tezlerle anlamaya çalıştığımız gerçeklik ise tam karşımızda durmaktadır.

Sözü zayi etmekten imtina ederek Aliya’nın bir sorusuyla veda edelim: “Başkalarıyla, aynı güneş ve aynı şartlar altında oldukları halde biçimsiz ve bilinmez olarak gezinmeye devam ederken, bir halkın birdenbire kendini bulmasını ve kahraman, aziz, şair beşiği olmasını sağlayan nedir?”

 

Kaynakça:

  1. TRT, Ahmet Cevdet Paşa Belgeseli
  2. 19. YÜZYILDA AVRUPA: BİR CENNET DÜŞÜNDEN BİR KÂBUSUN DOĞUŞU, Dr. Lütfi SUNAR, İLEM Yıllık, Yıl 1, Sayı 1,  2006, Sf. 75-92
  3. 19. Yüzyıl Avrupa’sı ve Osmanlı Modernleşmesi, Ramazan Korkmaz
  4. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA 19. YÜZYILDA DEĞİŞİM SÜRECİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUM, Mustafa Karabulut, Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, Güz 2016, Yıl 1 Sayı 2, sf. 49-65
  5. Müslüman, Osmanlı ve Modern Ahmet Cevdet Paşa, Ahmet Zeki İzgöer, İZ Yayıncılık
  6. İslami Yeniden Doğuşun Sorunları, Aliya İzzetbegoviç, Fide Yayınları