22 Şubat 2024

Hukuka ve İnsan Haklarına Olan İnancı Yitirmek: Aseel’in Mektubu

Yazar: Nisa GÖĞEBAKAN

Gazzeli binlerce mağdurun hikâyesini ve onların haklı davalarını tüm dünyaya duyurmak için bir araya gelmiş uluslararası bir Filistin insiyatifi olan “WANN” yani “We Are Not Numbers” isimli oluşumun internet sitesinde onlarca hikâye var. Bugün bu hikayelerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikâyenin ana kahramanı olan hukuk öğrencisi bir genç kadın; Aseel Zeineddin. Arkadaşları, Gazze’nin kuzeyine yapılan hava harekâtı sonrası Kasım 2023 başları itibariyle kendisinden haber alamayınca sosyal medyada acil bir çağrıda bulunuyorlar. WANN yazarlarından biri aracılığıyla bir şekilde iletişime geçilen Aseel onu merak eden herkese hatta tüm dünyaya şöyle bir mektup yazıyor:

“Meslektaşlarımı ve dostlarımı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Yaklaşık 50 gün boyunca dünyayla bağlantısı kesilen telefonum nihayet dün beş dakikalığına internete bağlandı. Ben ve ailemle ilgili haberleri alabilmek için, küçücük bir işaret bile olsa, hissettiğiniz endişe, merak ve duyarlılık içeren WhatsApp mesajlarınızı indirdim.
Sevginiz, endişeniz ve dualarınız için nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Eğer kurbanlardan biri olmak kaderimde varsa, unutulmayacağımı ve isimsiz cesetlerden biri olmayacağımı bana hatırlattınız.

Ailem ve ben 10’dan fazla kez evimizi tahliye ettik ama Allah’ın izniyle hayatta kaldık. Gerçekten iyi olduğumuzu söylersem size yalan söylemiş olurum; doğrusu şu ki, en son geçen hafta olmak üzere birçok kez ölümden döndük. Yanımızdaki ev bombalandığında, üzerimize cam, moloz ve yoğun toz bulutları yağdığında, bizimle yaşayan yerinden edilmiş akrabalarımızla birlikte uyandık. Nefes almaya, yüzümüz, ağzımız ve burnumuzdaki tozları temizlemeye çalıştık. Tabi bu da astımıma iyi gelmiyor!

Evimizden panik içinde ayrıldık; bir İsrail askeri tankı doğrudan caddemizin önünde duruyordu. Koşarken her yeri top, mermi ve uçak sesleri kapladı. Tehdit altındaki bölgeden kaçan son aileydik. Bu mektubu yazarken hayatta kaldığıma hala inanamıyorum.
Silahlar konusunda size iyi bir haberim var. Uçaklardan gelen patlama sesleri, tanklardan atılan bombalar ve makineli tüfekler ile dronlardan gelen sesleri ayırt etme konusunda yeni beceriler geliştirdim. Uluslararası yasaklı silahların kokusuna alıştım. Uluslararası yasaklamalardan bahsetmişken, affedilemez günahımın hukuk okumak ve insan haklarına inanmak olduğundan tamamen emin oldum. Bir Gazzeli artık uluslararası hukuk sistemine nasıl inanabilir ki? Bu bizi hayal kırıklığına uğrattı.

Şu ana kadar yaşadığımız her korkunç durumu, hayatım boyunca gördüğüm en korkunç durum olarak gördüm ve hala daha bu korkunç sahnelerin birçoğunu yaşamaya devam edeceğimizi hayal edemiyorum. Korku bizi her dakika sarsıyor ve yazma, konuşma ve hatta ağlama yeteneğimi elimden alıyor. ‘Tam teşekküllü soykırımın’ başlangıcından beri, uzun saatler boyunca Kur’an okuyarak veya bombalanan komşu evlerden gelen enkazı evimin girişinden temizleyerek geçirdim. Ne kadar sinirlenirsem, zaten ellerimde bir de egzamayla uğraşıyorum, molozları temizlemek o kadar zorlaşıyor.
Savaş başladığından beri, genellikle erkeklerin yaptığı işleri yapmak zorundayım. Evden molozları atarken veya ailem için su taşırken, kendi kendime, ‘İnşallah, cinsiyet eşitliği grupları bundan memnundur!’ diyorum. Harap olmuş sokaklarda dolaşırken kaya parçalarının üzerinde yürüyorum. Yakındaki pazarlar, birçok mağazayı yağmalamış ve malları orijinal fiyatlarının beş veya on katına satmaya gelen satıcılarla dolup taşıyor.

Buna rağmen hala, sokaktaki kediler ve köpekler için üzülebiliyorum. Günlerini yıkılmış evlerin önünde biriken tonlarca çöpü karıştırarak geçiriyorlar. Şakayla, ‘Keşke iklim eşitliği grupları sizi görebilse’ diyorum. Tüm şehir mahzun, ancak ‘mahzun’, bu trajik gerçeği yeterince tanımlamayan bir kelime. Ama Gazze hala yaşamaya çalışıyor.

Bu riskli ve trajik yolculuğum hakkında sizlere daha fazla bilgi veremiyorum. Belki ileride anlatırım, ama şu an için tekrar yazmayı düşünmüyorum. Belki beni bulma çabanız, hayatta kalmaya olan irademizi yenilememe yardımcı oldu. İşte şu an, yazıyorum! Yazdığım bazı satırları bu trajediden kalan büyük bir miras olarak görüyorum! Kim bilir, belki bunlardan bazılarını cenazemde kullanırsınız.
Lügatıma ‘çaresizlik’ terimi girdi mi bilmem ama her gün uyanıp Filistin ve Gazze’ye soruyorum: Bizden daha ne kadar koparacaksınız? Bu kadar uzun süredir cevap veremediğim için beni affedin, dostlarım. Gelen mesajlara cevap verip endişelerinizi gidermeye çalışacağım.
Dualarınızda bizleri de unutmayın. Bir ve tek olan Allah bizimledir, o bize yeter. Kendinize iyi bakın, sağlıkla kalın. Herkese selamlar…”

Bu mektup wearenotnumbers.org isimli internet sitesindeki İngilizce orijinalinden Türkçe ’ye çevrilmiştir. Yazının orijinali için:
https://wearenotnumbers.org/i-cannot-believe-that-i-survived-to-write-this-letter/