23 Şubat 2024

17. Yüzyıl Kilise ve Bilim Çatışması

Yazar: Bekir KARACA

Bilim nedir? Din bilime engel midir? Soruları yüzyıllardır süregelen sorunlar arasındadır. Bu durum kimi milletlerin gerilemesine kimi milletlerin terakkisine sebep olmuştur. 17. Yüzyıl kilise ve bilim anlaşmazlığının temellerinde de aslında bu husus yatmaktadır. Avrupa’da; Roma Katolikliği, Lutherizm ve Kalvinizm bilime ayrı ayrı pencerelerden bakmış ve Avrupa’daki bilimin gelişmesi ve ilerlemesi üzerinde etkili olmuşlardır.

Din ve bilim arasındaki ilişkiye genellikle üç taraftan bakılmaktadır. İlk görüş, ayrışmacı görüş olarak da adlandırılan; din ve bilimin farklı konuları inceleyen iki farklı yapı olduğunu savunan görüştür. İkinci görüş ise uyum görüşüdür ki buna göre din ve bilim birbirine kazanım sağlatabilir ve ilişkileri sürebilir anlayışını temele alır. Üçüncü ve son görüş olan ayrılıkçı görüşe göre din ve bilim sürekli bir çatışma içerisindedir. (Gülcan, 2008) Aslında 1600’lü yılların din ve bilim algısı üçüncü görüşe göredir. Bilindiği üzere bu dönemde Marco Antonio de Dominis , Giordano Bruno gibi şahsiyetlerin öldürülmesi; Galileo Galilei’nin yargılanması kilise ve bilim çatışmasını yanı aslında bu dönemin üçüncü görüşe göre şekillendiğini gözler önüne sermektedir.

Avrupa’da yer alan skolastik düşüncenin getirileriyle önemli yerler edinen din adamları bilimi, sanatı ve dahi birçok alanı tekelleştirmeyi amaçlamışlar ve bir süre de bunu başarmışlardır. Verilen görüşlerin dışında kilise ile bilimin bu denli çarpışmasının bir temel sebebi de burada yatmaktadır. Kilise, üzerinde hiçbir otorite istememiş ve din üzerinden kılıflar uydurarak bilime yön vermeye çalışmıştır. Oysa Galileo Galilei gibi bilim insanları gerçekleri yani araştırıp inceleyip nesnel bir şekilde ortaya koydukları gerçekleri topluma sunduklarında geri plana itilmiş hatta cezalandırılmışlardır. Yapılan bu geri plana itme eylemleri aslında kilisenin kendi otoritesini müdafaa etmesinden öte bir şey değildir.

Galileo Galilei üzerinden din bilim çatışmasını açıklayacak olursak; Kopernik’in güneş merkezli evren teorisi Avrupa’da büyük yankı uyandırmış karşıt topladığı kadar da destekçi bulmuştur. Bu destekçilerden birisi de Galileo Galilei’dir. Düz dünya anlayışından güneş merkezli anlayışı oradan çeşitli gezegenleri inceleyip üzerinde araştırmalar yapan Galileo Galilei’ye Francesco Sizi adlı bir astronom kutsal kitap İncil ile Galilei’nin görüş çelişkisi içerisinde olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Father Tomaso Caccini 1614 yılında yeryüzünün hareket ettiğini söylemenin kafirlik olduğunu ilan etmiştir. Buradan bir kez daha anlaşılıyor ki kilise tebaayı elinde tutmak için çoğu bilim insanlarını elde etmeye; elde edemediklerini de kafirlikle suçlayıp ölüme kadar götürmektedir.
Sonuç olarak; kilise bilim çatışması aslında birçok yerde karşımıza kilisenin otoritesini korumaya çalışıp Orta Çağ zamanındaki gibi tebaa üzerinde büyük etki uyandırmak istemektedir. Ancak gelişen ve değişen dünya düzeniyle birlikte kilisenin eski gücü kalmamış pek çok bilim insanı tarafından da otoritesi sorgulanmaya başlanmıştır. İşte bu sorgulamadan da kilise ile bilim çatışması doğmaktadır.
Ne yazık ki günümüze kadar gelen bu çatışma din adamlarının dini farklı yorumlayarak aktarıp bilimin karşısına; bilim adamlarınınsa din aleyhine çalışmalarına neden olmaktadır. Halbuki geniş açıdan baktığımızda aslında ne kilise ile bilim ne de din ile bilim çatışması vardır. Asıl çatışma din adamları ve bilim adamlarının çatışmasıdır. Luther ve Calvin, katı sözcü bir yaklaşımla din ile bilimi karşı karşıya getiriyor ancak yine bir din adamı olan Kopernik ortaya yeni fikirler atıyordu. Bu da dönemin ironikliğini ortaya çıkartmaktadır. Ayrıca kilise dogmatizmden, bilim ise ideolijizmden sıyrılmış olsaydı sürecin daha sağlıklı işleyeceği düşünülebilirdi. (Özalp, 2017)

KAYNAKÇA
– Akalın, K. H. (2012). Reform Sürecinde Avrupa’da Dogmatik Sınırlamadan Dini Dışına Çıkan Dünyaya Geçişte Bilimin Yükselişi. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, s. 81-94.
– Çelik, A. G. (2020). Tarihin Yargıladığı Davalar. Ankara: Türkiye Barolar Birliği Yayınları.
– Gülcan, N. Y. (2008). Tarihsel Süreçte Dinin Bilimsel Alandaki Etkileri Açısından Din-Bilim İlişkisi. 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (s. 183-194). Ankara: Atatrük Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları.
– Özalp, H. (2017). Din-Bilim Çatışması Üzerine: Kopernik Merkezli Bir Okuma. Bilimname, Sayı 33, s. 67-88.