7 Mayıs 2024

Mezar Taşları

Yazar: Deniz KARAKELLE

Okuma yazma öğrendiğim günden beri mezar taşlarını okuyorum. Öyle bir iki tane değil ama yorulana kadar okuyorum, bu yüzden saatlerce kalabilirim mezarlıkta. Babam öldüğünde ilk kez gitmiştim mezarlığa. O gün bu gündür mezar taşlarını okumak büyük bir zevk benim için. Öyle çok bir yazı yok zaten; adı, soyadı, doğduğu ve öldüğü tarih var genelde. Ama bazılarında öyle anlamlı satırlar oluyor ki öylece bakakalıyorum mezara. Mesela beni en çok etkileyen “Ben bu elden gider oldum. Kalanlara selam olsun.” Bir de en altta “Ruhuna Fatiha”. Okursan tabi! Ben okuyorum. Tanımadığım birine hiç olmazsa bir Fatiha’lık iyiliğim olsun, istiyorum.

Bazı aileler mermeri büyük yaptırıyor. “Canım babamız seni hiç unutmayacağız.” yazıyor büyük harflerle. Demek ki babalarından razıydılar, diyorum.

En çok aile mezarları ilgilimi çekiyor. İsimlere ve tarihlere bakıyorum kim önce ölmüş, diye. Çoğunlukla erkekler oluyor. On kişilik aile mezarlığı gördüm. Adam basmış parayı almış tapuyu. Çocuklarının, torunlarının ölümünü filan düşünmüş. 

Şehit mezarlarını anmadan edemeyeceğim. Al yıldızlı bayrak dalgalanıyor en üstte. Bembeyaz ve sade bir mermer taş. Apayrı duruyorlar mezarlıkta, farklı bir havaları var o mezarların.  Bir de hiç görünmeyenler var. Kimsesizler mezarlığı. Ne mermeri, bir taş bile yok başlarında. Çoğunun eski bir tahta çakılı başında. Silik bir şekilde ismi tam okunmuyor bile. Yıllarına bakıyorum çok mu eski diye eski olan da var yeni de. Demek yakınları hayatta ama mezarların üzerindeki kuru otlara bakılırsa pek uğramıyorlar buralara. Ben topluyorum kuru otları. Tertemiz oluyor mezar.

Esasında eski mezar taşlarına hayranım. Osmanlı’dan, Selçuklu’dan kalma mezar taşları… İnsan mezarlıkta huzur bulur mu? Ben burada buluyorum o huzuru. Mezar taşı mı sanat abidesi mi belli değil mübarek. İlk dolaştığımda şaka gibi gelmişti bana. Meyveler, meyve tabakları, güller, kırık güller, süslü kavuklar, takkeler, sarıklar falan. Oysa her birinin bir anlamı varmış. O gün akşam eve dönmeden bir sahaftan “Osmanlı Mezar Taşlarının Sırları” kitabını aldım. Bir gecede okudum kitabı. Ertesi gün mezarlığa gittiğimde hangi motifin ne anlama geldiğini biliyordum fakat yazılanları anlamadığım için yine eksik kalıyordu. Osmanlıca öğrenmeye karar verdim. Bir dil kursuna yazılmadım tabii ki. Sosyal bir insan değilim ben. İnsan görmeye pek dayanamıyorum hele de birden çok insanı bir arada görmeye. Youtube’da güzel bir kanal buldum. Bir ay sürekli izledim ders videolarını, Osmanlıca yazılmış kitaplar alıp okudum. Mezar taşlarının üzerinde yazılanları da anlayınca iyice hayran kaldım eski mezar taşlarına. O zamanda yaşayıp ölmeyi istedim. Benim mezar taşımda ne olurdu acaba, diye düşündüm. Hiçbir vasfımın olmadığı şu hayatta. Mezar taşıma kocaman bir sıfır çizdim hayalimde. Mezar taşım da hayatım gibi boştu.

Öyle yani… Mezar deyip geçmeyin. Onlar çok şey anlatır insana. Dünyadaki statü mezarın altında bitiyor olabilir ama üstünde devam ediyor kendini göstermeye. Orada yatan kişinin fakir mi yoksa zengin mi olduğunu mermerin kalitesinden, parlaklığından, büyüklüğünden anlıyorsunuz. Çok süslü, gösterişli, heybetli mezarlar var. Mevta adeta bağırıyor, ben buradayım, diye. Desenli, işlemeli, renkli mermerlerden mezarlar kadınların oluyor genelde. Kadınlar öldükten sonra bile dış görünüşlerine önem vermeye devam ediyorlar demek ki.

Şimdilerde yeni granit mermerler çıkmış. Siyah renk. Zengin kesim hep onu tercih ediyor. Çok şıklar gerçekten. İnsanın ölesi geliyor. Yok daha neler, dediğinizi duyuyorum. Sarıyer, Beykoz, Emirdağ, Tarabya bu civardaki mezarlıklarda mermerlerden önce manzaraya hayran kalıyorsunuz. “Yeme de yanında yat, değil de izle de yerinde yat.” der gibi. Demek ki hayattayken de bir yalıda falan yaşıyorsa rahmetli, denize hasretlik çekmesin diye düşünüyor herhâlde yakınları. Çünkü baya bir fiyat farkı oluyormuş deniz manzaralı mezar yerlerinin. Aslında zavallı ölü ne diyecek nereye gömersen göm. Zaten ölmüş. Ama el âlem durur mu? Rezil eder sosyeteye adamı. Mecbur parayı basıp alıyorlardır binlerce liralık mezar yerlerini.

Üniversiteyi bitirdiğim yıl annemin de bir mezar taşı oldu. Ben yaptırdım. İmkânımız olmasına rağmen, istesem en pahalısını yaptırabilecekken sıradan bir mermer tercih ettim. Yer olarak da yol kenarını seçtim. Annem sesi severdi. Sıkılmasın istedim. Annemden sonra daha çok gider oldum mezarlıklara. Sabah dokuz akşam beş memur gibi gidip geldim yıllarca.