26 Ekim 2023

Rûzigâr

Yazar: Kübra İLERİ

Hissiz bir kalbe seni anlatmak, insan olmamaktı; insanlarla yaşıyorken. Hayat gailesini yitirmiş niceleriyle unutmaktı. Her gün bir vakitte, bir günde, bin defa seni anmaktı vefam. Dünyanın yükünü hafifletmek isterken, cefakâr kalbinin sesini kısmaktı nice insan karşısında. Derin yaralar beslerken, kaybolan kız çocuğunu dünyaya barıştırma çabasıydı kadın olmak. Kadın olmanın mücadelesi, erkekliğe benzetme şerefiyle ancak takdir edilebilirdi. Oysa ne vefakâr ne cefakâr ne de fedakâr kadınlar yaşardı bu coğrafyalarda. Anlatılmayan hikâyelerin baş kahramanları, evlatlarını yetiştirdiği günde paha biçilmez unvanlar bırakırken; ev hanımı olarak atfedilen, her defasında geri planda kalan kadınların mücadelesiydi. Acımtırak tecrübelerin, tatlı hallerini susarak, ömrüne veda ederek anlatırlardı ruhları…

Kadınlar, zarafetli duyguların kraliçesi ancak görülmeyenlerin bekçisiydiler. Mücadele kimliklerini ellerine aldıkları anda başlayan, hiç bitmeyen, susmaya itilen, yetenekleri göz ardı edilen, takdirleri dahi sayıları kısıtlanarak, kader çizgilerinde belirlenen, kör kuyularda gün ışığının engellendiği, prangalara nakışlar işleyen kadınlardılar. Kimisi kaderini hayatının güya baş kahramanının iki dudağı arasına hapsederken, alkışlanma beklediği anda bir tek düğün günü alkışlandığını hatırladığında seneler öncesinin pişmanlığını yaşarken; kimisi annesinin kaderini kendi yazgısıyla değiştirme çabasında, bir ölmenin bin ölmekten iyi olduğunu hatırlayınca bir fısıltı kopardı göklerde. Kadın mı hayattadır yoksa hayat mı dardır kadında? Beklemenin ve sabrın mükâfatını, bir çırpıda gözünü kırpmadan hiçe sayarak, hayallerini ketumlaştırmanın en farklı tonudur kadın. Mücadelenin amansızlaştığı, acımasızlaştığı kimlik savaşıydı kadınlık. Ya varsın ya yoksun. Diyarların kadınısın, annesisin, kızısın, en çok da insansın.  Kimliğinin insan kavramının önüne geçtiği tek zarafetsin. Bütün renkler olabilecek kadar çetin mücadeleler vermenin, sebebinin belirlenmesi için otopsi raporuna göz yaşlarının damlalarıyla yeniden yazansın. Anlatacak çok şeyin varken anlatmadıklarınla esrarengiz olacak kadar suskunsun. Yaşarken yaşatacak kadar özverilisin. Adamak ruhunun derinliklerine yerleşmişken, idam sehpalarını kaldırım taşı diye ayaklarının altında sıralayan hayatın savaşçısısın. Nicesi geçti bu diyardan; feryatsız da kaldı Ferhat’sız da evlatsız da. Açlık savaşlarında açıkta kalmanın mücadelesini sürdürüyor olmanın bedelini ömrünü vererek ödeyen bütün kadınlarımıza ithafen. Saygı ve minnetle…