Şehrimin İnsanları
Yazıp çizmenin köhne virane şehri buralar.
Ardında yatan İnci tanelerini görenler gözlerine hasret kalacak. Kim bilir, amansız mücadelelerin zafer bayrağı hangi haritanın kaderinde yeniden çiçek açacak? Her şehirde insan yeniden doğar. Kimi şehirde yalnızlığını kimi şehirde çocukluğunu bulurken bazı şehirlerde bitişleri beraberinde getiren başlangıçları yakalar. Bu vilayetler içinde insanları varken kimsesiz kalan, yokken yine kimsesiz kalmanın hüznüyle yeniden kendini keşfetmeye başlatır insanı. Beraberinde yalnızlığı armağan gibi bırakan keşif en çok yalnızken ortaya çıkar. Bu keşif suyun üstünden çok altındaki benzersizlikler için vardır. Kontrol edilmeyen hırçın dalgaların sessiz dipleri hayret edici gelse de yüzeye tekrar çıkıldığında aynı manzara ile karşılaşmak bazı şeylerin düzeltilmesinin mümkün olmadığını gösterir, tıpkı çarpık kentleşmenin düzenlenmeye çalışıldığı noktada yeniden yıkıntıların arasında kalan çiçek misali… İnsan kendinde çiçeği görse de bir tarafının yıkıntıları arasında kaldığını, bir tarafının ise düzenlenme umuduyla bir başkasının yardımı olursa tekrardan yeni bir başlangıç yapacağına inandırır kendini. Oysaki kendini keşfedemeyen insan, kendine yardım umudu bekleyen insandır. O yüzden her bitiş bir başlangıç olarak adlandırılır. Biten duygular ve değişen huylar için insan bir kriter belirler. Kötü gelen şeyler karşı tarafa iyi geliyorsa o huyu, yanlış bir huy olarak kabul eder. İyi olmanın aslı, insanın kendisine iyi gelmesi pahasına, karşısındaki şahsa kötü gelmesinden gocunmadan yaptıkları eylemlere devam eder. Bunun iyi veya kötü olduğunu yalnız kaldığında, kendisi ile ilgili bir keşfe çıktığında anlar. İşte o zaman anlar ki her keşfettiği yerde köhne virane şehirleri vardır insanın. O şehirlerde kimi zaman kaybolur kimi zaman kendini bulur, iyi ve kötüyü ayırt etmeden kendini olduğu gibi kabul eder insan.
O vakit dünya anlar ki insan kayboluşuyla da kendini buluşuyla da şehrine aittir. Her insan şehrinden izler taşıdığı gibi aitlik hissini o toprağın bağrına tohum olarak doğduğu gün ekmiştir.
İlahiyatçı
Benim için, haksız davaların haklı tarafıdır yazmak. Yazılarımda insanların mesken edineceği duyguları dile getirmeyi başarmışsam, o yazılan satırlar veya dizeler benim için olmuş demektir.
Maddiyatın maneviyata yolculuğunun geçişini tecrübelerle sabitleyen, susmak ve izlemek yerine konuşmayı tercih eden genç bir ilahiyatçıyım.
İnce ruhuma dokundunuz Kübra Hanım yüreğinize sağlık
Hangi şehrim benim ya da ben hangi şehirdenim . Okudukça yazınızı farklı manzaralara dalıyorum . Sizinle tanışmak çok isterdim. Bunca duygunun tercümanısınız , kim bilir tanıyınca sizi hangi mazaralar insanlığın en güzel tarafını gösterecek sizde . Heycanla kitap bekliyorum duyguların kraliçesi Kübra hanıma…