Atlı Süvariler
Dar geçitli bir yolda ıssızca ve usulca sürüklenen yaşanmış izlerimiz var. Geçtiğimiz sokaklar, dinlediğimiz şarkılarda saklı hikayelerimiz var. Ne kadar zaman geçerse geçsin farkında olmadan ilerliyor ve anlıyoruz gerçekleri. Bu hikayenin hiç bitmeyecek cümlelerle dolu olduğunu, her soluğunuzda yok oluşumuzu izlerken, kimi için mucize kimi için feryat olduğumuzu fark ediyoruz. O zaman biz kimiz ve neyiz? Bize şahit olan yeryüzü habersiz kalmış içimizde yaşanılanlardan. Hangi patika yollar bize tanıklık ediyor? Yaşarken umutlar biriktiriyoruz. Sevinçleri, tebessümleri ama en çok da hüzünlerimizi…
Her gün yeni bir adım atmak için doğarken, büyüyen yangınların izinde daha da çok yanmıyor muyuz?
Kayboluş hikayelerine tanıklık ederken aynı dünyanın çatısı altında farklı telaffuzları dile getirmek değil midir? Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımız bize mi ait acaba yoksa bizim için hazırlanmış yolda gitmek mi bize ait? Hangi hayatın izinde sürükleniyoruz? Mutluluklar kısa bir rüzgar esişi gibi saniyelerin eşiğinden bizi yağmur bulutunda saklarken, üzüntülerimiz yılların körpe dudakları arasındaki prangalara neden gizler? Yoksa sadece umutsuzluklar mı bizim? Kahkahalarımızı kısa süreli yaşarken acılarda mı kendimizi bulup vazgeçmemek için yüreğimizi kanatıyoruz? Bu yüzyılda zamanın kısalık ve uzunluk farkı kalmamışken…
Atlı süvariler dört nala koşarken ne ile savaştığı, kim için ayakta kaldığının mükafatı olmadan koşmakta ya da koştuğunu zannetmekte. Süvari birliğinin izlerini savaş zırhında saklarken hasret kalacak koşmaya; dün geride bıraktıkları için, yarınlarda saklı birliğinin zaferleri için. Şimdilerde eskiye hasret mutluluğumuza gıptayla bakmaktayız.
İyi olmanın mükafatı birliğimizin içindeki aidiyet duygusunu taşımaktan geçerken, kötü olmak nedir bilmeden iyi olduğunu zannederek başkasının mutsuzluğuna sebebiyet vermekten geçiyor. İşte Atlı Süvariler’in hikâyesi bu.
İyi ve kötü olduğunu bilmeden ömrünü nakış nakış işlemek, hiçbir soruya cevap vermeden ne yaşadığını anlamadan sona yaklaşmak… Bir bedende ızdırabın ve sevinç nidalarının buluşması. Tezatların yok ettiği bir benlikle ben olma hikayesi. Atlı süvarilerden kim olduğuna karar verdikten sonra savaş zırhlarına bürünen ruhun savaş meydanında alevden toplara karşı en önde ceng ederken, gözünü kapatıp bir kurşunun en arka safta seni beklediğinin şahitliğidir. Siper ettiğin bedeninin arkada bekleyen ruhuna vuslatıdır. Siper edilen benlikleri izlerken gözlerin görme, kulakların duyma anıdır. Atlı süvarinin, birilerinin istikbal diğerinin iktidara yenilgisinin saftan safa geçişinin yolculuğudur. Kiminin bitişi, kiminin seyredişi; izlerken çaresizliği tadışı. İşte bu hikayede şahıslar yok, herkes birbirinin yerini alıyor. Başına ne geleceğini bilmeden her gün yeni bir savaş stratejisi oluşturup, zırhlarını giyip, meydana çıkıyor. Bu meydanda ya kendisi cenk ediyor ya da sevdiklerinin cenk edişini izliyor. Kaçınılmaz olarak da izliyorken buluyor kendini süvari. Öfkeyi, umudu, çaresizliği ve sevinci tadıyor. Bazı savaşlarda kendine ganimet olarak en ağır duyguları yüklüyor sonra hissiz birine dönüşmenin yalnızlığını yaşıyor. Dönüyor ve bakıyor; bu onun muydu yoksa başkalarının savaşı mıydı? Kendine yaptığı iyilik başkasının felaketi miydi? Düşünceleri halat yapıp üzerinden atlarken, kim olduğunu anlamadan, hikayesini noktalıyor son sözlerini söyleyerek: Herkesin hikayesi var rolleri değişen. Bütün duygulardan nasibini alırken ivmesini ayarlamadığı bir hayat, bitmeyecek cümlelerle dolu bir hayat. O zaman hangisi benim hayatımdı? Hangi rol benim seçeneğimdi?
Zamanın kopuk hikâyesinin en derin yerinde terk ediyor dünyayı süvari. Gittiği yerde ise ne savaş var ne barış. Dünyadan hiçbir iz taşımayan sonsuz uykuya gidiyor. Süvari dünyada hiç uyumadığı kadar uykuda, hiç gözlerini kapamadığı kadar kapatmış. Şimdi süvari bölüğünden habersiz toprakla kanının buluşmasının keyfini düğün kutlamasında sürüyor…
İlahiyatçı
Benim için, haksız davaların haklı tarafıdır yazmak. Yazılarımda insanların mesken edineceği duyguları dile getirmeyi başarmışsam, o yazılan satırlar veya dizeler benim için olmuş demektir.
Maddiyatın maneviyata yolculuğunun geçişini tecrübelerle sabitleyen, susmak ve izlemek yerine konuşmayı tercih eden genç bir ilahiyatçıyım.
Değerli kardeşim Kübra yüreğinin içtenliğini, satırlardaki her bir cümleyle o kadar güzel aktarmışsın bizlere ki eline emeğine sağlık bu genç yaşta bu derece bir yazıyı yazmak her yiğidin harcı değildir seni içtenlikle gönülden tebrik ediyorum ve bu başlangıcının devamını dahada ilerleteceğine inanıyorum güzel arkadaşım yolun bahtın açık olsun başarılar hep senin olsun yazılarının devamını merakla bekliyor olacağız sağlıcakla kal.
Yazınız bir harika Kübra hanım. Nakış nakış hayatın izini işlemişsiniz sizi tebrik ederim. Yazılarınızın devamını heyecanla ve merakla bekliyor olacağım.
Yazınız gerçekten harika Kübra Hanım. Yazınız sanki usta bir kalemden çıkmışcasına damağımda lezzet bıraktı. Yazınız bir kere okuyup kenara koymalık değil de üzerinde tefekkür edilmesi gereken türden, hem makale tadındaydı hem de yakın bir arkadaşımla sohbet ediyormuşcasına samimiydi. Sizleri en içten duygularımla tebrik ediyorum ve kaleminizden çıkan yazıların daha fazla dimağlara ulaşmasını temenni ediyorum. Umarım ki kaleminizin keskinliği ve düşüncelerinizin… Okumaya devam et »
Var oluş, yok oluş, farkındalıklar ve anıların dansı.. Güzel yazınızı okurken birtakım sorgular, bulamayışlar ve hüznü yaşadım. Gerçekçi ve etkileyici yazım tarzınızla sonraki yazılarınızı merakla bekliyorum..
İlahiyat fakültesinde okuyan bir hanımefendiden dökülen şu satırlar çok fazla vurucu cümleler ile dolu . Bende şahsım adına tebrik ediyorum. Siper ettiğin bedeninin arkada bekleyen ruhuna vuslatıdır sözünün ruhunu ömür boyunca eserlerinde yansıtması dileğimle bir kadın olarak ve ilahiyatçı olarak gurur duydum Kübra İleri 💫💫
Kübra hanım sizi tebrik ediyorum. Şuan yaşadığımı ruh halini anlatmışsınız . Edebi diliniz ve kaleminiz takdire şayan. Yazılarınız heyecanla ve merakla bekliyor olacağım.
Kübram bu güzel yazını okumak kendini geliştirdiğini görmek çok güzel. Yazılarını okumak her zaman keyifliydi şimdi burada okumak daha da keyifli.. Yazan her cümle ayrı anlam taşıyor kendi içinde, insan defalarca okuyor ve bambaşka şeyler çıkarıyor ortaya.
“İyi olmanın mükafatı birliğimizin içindeki aidiyet duygusunu taşımaktan geçerken, kötü olmak nedir bilmeden iyi olduğunu zannederek başkasının mutsuzluğuna sebebiyet vermekten geçiyor.” Nasılda güzel tasvir etmişsiniz ruh halimizi, okudukça keyif aldığımı hissettim, yazınızın devamıni bekliyorum…
Okudukça ufkunuzu açacak ,düşündürecek ilham alınacak bir yazı..Cümleler çok içten ve samimi her bir cümlesinde duraksayıp birçok anlamı birçok yaşanmışlığı ilmek ilmek yaşatan ve bir o kadar gönlümüze dokunan bir yazı.. “Bize şahit olan yeryüzü habersiz kalmış içimizde yaşanılanlardan.” Kayboluşun arayışın farkındalıkları hissettirecek cümlelerden.. Kübram seni tebrik ediyorum gönül köpründen diline dökülen şu cümlelerden mahrum etme bizi. Yolun da bahtın… Okumaya devam et »