28 Nisan 2024

Memleket

Yazar: Müberra KOÇAK

Gölgesinde serinlediğiniz, dalında salındığınız, etrafında dört döndüğünüz o koca çınarı unuttunuz mu? Yaprakları sonbaharda yağmur gibi tepenize yapan, ilkbaharda en güzel kokularla sizi mest eden o koca çınar… Asırlardır ordaydı aslında. Sizden önce, sizden sonra, sizinle birlikte… Dallandı, budaklandı, kökleri kat kat derinlere indi, yaprakları esen bin bir rüzgarla ademoğlunun peşinden gitti. Çok çok uzaklara, bilinmezliklere doğru belki de asla dönemeyeceği yollara girdi. Ama işte koca çınar yine oradaydı. Bir şekilde yitirilen ne olursa olsun kendine çekmeyi, ait hissettirmeyi becerebilirdi. “Memleket” de böyleydi işte. İnsan doğdu bir beşikle, geçti eşikten bir şekilde… Nereye, ne sebepten, niçin, kimin için gitse bile tuttu kökleri onu hep evinde, memleketinde. Aklının uzak köşelerine düşmüş anılarında buldu memleketini, sıcacık ekmeğin arasına konmuş tereyağıyla doyurdu karnını, kızarmış ellerini soba çıtırtıları arasında ısıttı, bayramdan bayrama öptüğü ellere; sisli yüzlere baktı, tanıdık bir şeyler bulma peşindeydi insan… Bir yere ait olma peşindeydi ve işte pencereyi açtığında bu sefer hep düşlediği o koca çınar oradaydı. Günün sonunda kökler gövdeye, insan memleketine aitti.