Yaşamın Kıymeti

Hayatı çoğaltarak yaşamak lazım, çağlayarak. Bir nehir gibi akışa kapılarak değil de bir çağlayan gibi coşmak. Elbette bu sakinlik ve dinginlik yaşamayacağımız anlamına gelmez. Her şelalenin, her dalgalı denizin sakinleştiği, suskunlaştığı bir an vardır. İnsan hayatı da böyledir ancak her daim düz bir çizgide ilerlemek belki insanı uçurumlardan düşmekten koruyabilir lakin yükseklerden şehrin ışıklarını seyretmek bambaşka bir deneyimdir. Bu deneyim için de cesaret etmek ve ayakkabılarımızı giyip dağları tepeleri aşmak lazımdır.

Yaşlı bir insana sorsak hayat ne de çabuk geçmiştir. Yapmak istediği onca şeyi yapmaya imkânı olmamıştır. Vakitsizlik, olanaksızlıklar, sosyal yetersizlikler gibi sebeplerle hayallerini ertelemiştir. Oysa ki hayat bahane kabul etmez. Hiçbir zaman o mükemmel vakit gelmez. Saniyeleri dakikalara, dakikaları saatlere çevirmek kısacası vakti bereketlendirmek insanın elindedir.

İşe gittiğimiz yolda aracımıza atlayıp doğrudan işe gitmek bir seçenek olduğu gibi; evden inip aracımıza kadar yürürken etrafta hikmet nazarı ile bakmak, trafikte sabırlı olmak, gün içine karşılaştığımız insanlarla merhabalaşmak yaşamı çoğaltmaktır. Hobilerimize vakit ayırmak, doğada vakit geçirmek, insanlığın faydasına işler yapmak bir kere geldiğimiz bu hayatta birçok hayat yaşamamıza imkân verir.

Bir yerden başlayabiliriz çağlamaya. Çevremizde var olan bizim görmeden geçtiğimiz güzellikleri fark etmeye başlayarak, doğaya hikmet nazarı ile bakarak, gökyüzünü dikkat ile inceleyerek yola koyulabiliriz. Yazarak, okuyarak, çizerek, şarkılar söyleyerek ruhumuzun pırıltılarını ortaya çıkarabiliriz. Her nefes alıp verişimizde şükran duyarak akciğerlerimize dolan havanın kıymetini anlayabilir, var olmaya daha kıymetli anlamlar yükleyebiliriz.

Saliha Zeynep AÇAR