9 Ocak 2022

Onlar Bizim Geleceğimiz, Biz Zarar Vermedikçe

Yazar: Rabia Mutanoğlu

İstismar konusu günümüzde kadın cinayetleri ile birlikte gündemde fazlasıyla yer edinmekte. Özellikle cinayetlerin eskisinden farklı olarak ev dışına çıkıp sokak ortasında ve rastgele işlenmeye başlanması ile birlikte panik artmış durumda. Fakat bundan da büyük ve önemli denilebilecek başka bir konu var ki o da çocuk istismarı.
Her ne kadar istismar denilince akılda basit çağrışımlar uyandırsa da suçlu profillerinin çoğunun çocukluğunda aile içi veya dışı istismara uğramış olmasının tesadüf olmadığını görüyoruz. İstismarcının hak ettiği cezayı almasındansa direkt olarak suçu işlememesini amaçlayan suç önleyiciler açısından bu noktada çocuğun istismarı diğer birçok suçtan daha önemli hale geliyor. Çünkü bir çocuğun istismarının engellenmesi ileride başka bir canlının zarar görmesini engelliyor. Bunun için neler yapmalıyız konusunda birçok yön gösterici teşhis yöntemi var. Ama öncesinde istismarın tam olarak ne olduğunu çok iyi anlamak gerekir.
Çocuk istismarı temelde duygusal, fiziksel ve cinsel olmak üzere 3 başlıkta incelenir. Buna sosyal medya kullanımı ile birlikte ortaya çıkan medya istismarı da eklenebilir.

Duygusal İstismar

Duygusal istismar, en çok görülen istismar türüdür. Bunun sebebi uygulanmasının en kolay ve alışılmış olmasıdır. Basitten kasıt, istismarın tek bir cümle, tek bir bakış veya tam tersi bunların hiçbirinin yapılmaması ya da sesin tonu ile birlikte bile ortaya çıkmasıdır. Alışılmıştan kasıt ise değiştirilemeyen bazı ‘örf, adet ve kültür’ kavramları altında çocuktan beklentilerin olmasıyla birlikte gelen fikir sabitliğidir. Duygusal istismar, kısa vadede ardında maddi bir delil bırakmadığı için fark edilmesi en zor istismar türüdür. Uzun vadede ise istismara uğrayan çocuğun ileride neden olabileceği suçlar ile ortaya çıkabilir. Çevrenin çocuğa istemediği şeyler yaptırması veya yapmaya zorlaması, baskı kurması, sözlü tacizi, görmezden gelmesi, aşağılaması, tehdit etmesi, küçük görmesi vb. davranışları duygusal istismardır. Bu istismar sonucu çocukta aşağılık kompleksi, sevilmediği hissi, kendini sevmeme, özgüvensizlik , alaycı ve düşman tavırlar, saldırgan kişilik oluşur. Daha çocukken böyle bir psikoloji ve ortamda yetişen bir çocuğun gelecekte sağlıklı bir birey olmama ihtimali şaşırtıcı değildir. Ayrıca duygusal istismar, diğer tüm istismar türlerine eşlikçidir.

Fiziksel İstismar

Fiziksel istismar çocuğa, sağlığını ve gelişimini etkileyecek oranda fiziksel güç uygulanmasıdır. Bu istismar türü vücutta bıraktığı izler nedeniyle daha kolay tespit edilebilmektedir. Bu noktada vücuttaki yara izlerini veya morluklarını fark eden kişilerin duyarlı ve bilinçli kişiler olması çok önemlidir. Çünkü özellikle aile içi fiziksel istismar vakalarında annenin ya da babanın istismarı çeşitli yalanlarla örtbas etmesi muhtemeldir. Bu noktada toplumun “Annesi/babası yalan söyleyecek hali yok ya, öyle diyorsa vardır bir bildiği” gibi cümlelerle şüpheden kaçmaması ve karşıdaki kim olursa olsun sorgulayıp gerekirse durumu gerekli mercilere haber vermesi gerekir. Bu noktada polis, sağlık çalışanları, öğretmenler gibi toplumla ve çocuklarla iç içe olan meslek gruplarına çok büyük rol düşmektedir. Özellikle acil servise getirilen çocuklar çok hassas ve potansiyel istismar vakası olarak değerlendirip ona göre muayene edilmeli ve çocuğu getiren kişinin çocuk hakkında verdiği anamnezden şüphelenilmesi veya bulguların anamnez ile uyuşmaması durumunda, durumun derhal emniyet güçlerine bildirilmesi gerekir. Bulguların uyuşmaması durumu dış muayene ile de belli olabilir. Çocukta birden fazla, farklı bölgelerde farklı renklerde morlukların veya yaraların olması çocuğun belli aralıklarla istismar edildiğine dair yön gösterir. Ayrıca çocuğun yönetilen sorulara anne-babası gibi başka birinin ağzından, öğretilmiş cümlelerle cevap vermesi, şiddetten ve tehditten korktuğu için yaraların kazara olduğunu söylemesi de görülen durumlardır. Çocukta fiziksel istismar sonucunda hissizlik oluşabilir ve dayağın normal bir şey olduğunu düşünerek çevresine, arkadaşlarına şiddet uygulama eğilimine girebilir. Fiziksel istismar maalesef ülkemizde bilinçli olarak yapılan en fazla istismar türüdür. Kişi çocukla konuşarak anlaşmaktansa, çocuğun dayağa karşı çıkamayacağını bildiği için istediklerini şiddet kullanarak yaptırır. Çocuğun yetiştiği şiddet ortamı, yetişkinliğinde kuracağı aile yapısında eşine ve çocuklarına karşı tutumu olarak yansır. Çocukluğunda aile içi şiddete maruz kalmış kişilerin ileride kendi ailesinde de şiddetin çok yüksek oranda görülmesi normaldir.

Cinsel İstismar

Şüphesiz çocuğa karşı yapılan istismar türlerinin en travmatik ve ağırı elbette cinsel istismardır. Yetişkin kişilerde bile bu istismarın düzeltilemeyecek problemlere yol açtığı dünyada, bu suçun çocuğa karşı işlenmesi asla kabul edilemez. Cinsel istismarın tanımı çok geniştir. Çocuğun hoşlanmayacağı cinsel içerikli konuşmalar yapmak, çocuğa uygunsuz fotoğraflar göstermek ve çocuğun uygunsuz fotoğraflarını çekmek, dokunmak, çocuğun önünde cinsel eylemlerde bulunmak ve onu da alet etmek, ensest ve cinsel saldırı en yaygın vakalardandır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 02.08.2021 tarihinde yayımladığı araştırmaya göre çocukların güvenlik birimlerine en çok mağdur olarak geldikleri ve bu mağduriyetin %12,2’sinin cinsel mağduriyet olduğu görülmektedir. Aynı şekilde Adli Tıp Kurumuna her ay 650 çocuğun başvurduğu ve bu sayının sadece bilinen sayı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Peki bu kadar çok vaka var iken bu istismar türünden korunmanın yolları nedir? Bunun için öncelikle çocuğa kendi özel alanlarını öğretmeli, sonrasında ebeveynler olarak önlemlerimizi almalı sonrasında ise istismarcıların belli başlı özelliklerini öğrenmeliyiz. Çocuğa özel alanlarını öğretmek çocuğa karşı açık olmakla başlar. Onun anlayabileceği şekilde vücudundaki özel bölgelerini tanıtmalı ve bu bölgelere ondan başka ve çocuğun temizlik ihtiyacını karşılayan kişiden (çoğunlukla anne) başka kimsenin dokunmaması gerektiğini ve o istemediği halde dokunan olursa nasıl tepki vereceğini veya kimlere sığınması gerektiğini öğretmeliyiz. Bu noktada çocuğa çevresinde kimlerin güvenilir olduğunu öğreterek ona bir güven alanı oluşturmalıyız. Bu güven alanına polisi, öğretmenini, doktorları gibi kamu hizmeti veren ve çocuğun çoğunlukla birlikte bulunduğu veya bir sorun olması halinde kolayca ulaşabileceği kişileri koymalıyız. Fakat özellikle Türk toplumunda çok fazla yapılan çocuğu, polisten, doktordan “Polis amcalar kızar, doktor abla sana iğne yapar” gibi cümlelerle korkutma ‘taktikleri’ çocuğun güven alanında olması gereken kişilere olan inancını yitireceği için kullanılmamalıdır. Diğer bir önemli konu ise çocuklara cinselliğin ne olduğunu onların anlayabileceği şekilde anlatmaktır. Çocuk cinselliğin ne olduğunu bilmezse, onu kuşların getirdiğini zannederse, kendisine karşı yapılanın istismar olduğunu algılayamaz.
Almamız gereken bir diğer önlem ise çocuğun ebeveynleri olarak düşen sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Gelişimleri itibariyle çocukların olası bir istismarcıyı anlaması kolay değildir. Fakat yetişkinler olarak istismarcıların profillerini tanımamız, manipüle tekniklerini bilmemiz ve çocuğu hangi ortamlarda nasıl muhafaza edeceğimizi bilmemiz mümkündür. Burada önemli nokta kişinin etrafına objektif bakabilip, herkesin istismarcı olabileceğini göz ardı etmemesi ve kimseye karşı pozitif önyargı duymamasıdır. Bayram günü “Odadaki herkes akraba”. diyerek çocuğu kucaktan kucağa gezdirmek, çocuğu komşuya bırakmak gibi yanlışlara düşülmemelidir. Unutulmamalıdır ki cinsel istismar suçluları genellikle çocuğun yakın çevresindeki kişilerdir. TCK madde 102’de de istismarın üçüncü derece dahil kan ve kayın hısımlığı içeren bir kimseye karşı yapılması sonucu cezaların yarı oranında arttığı belirtilmiştir. Çocuk eğer bir kimseyle özel olarak vakit geçirmesi istendiğinde ağlamak veya itiraz etmek gibi tepkiler veriyorsa veya rahatsız olduğunu belli ediyorsa o durumdan şüphelenip bunun nedeni sorulmalıdır.
Çocuğa sürekli hediyeler vermek, sır saklamasını istemek ve devamında da çocukla sürekli birebir, özel olarak vakit geçirmek istemek istismarcılarda sıklıkla görülen durumlardır. Çocuğun maruz kaldığı olayı ailesine anlatmamasının sebebi istismarı idrak edememesinin yanında istismarcının onu her eylemi sonrasında, birine söylemesi durumunda annesi veya babası gibi çok sevdiği ve disiplininden korktuğu figürlerle tehdit etmesidir. İstismarcılar akli yetkinliğe sahip kimseler olduğu için, ifşa olmamayı ve manipüle etmeyi çok iyi beceren kişilerdir. Bu yüzden dışarıdan belli olmazlar.

Ülkemizde ve tüm dünyada her yıl binlerce çocuk, bizim daha okumaya veya haberlerini izlemeye dahi katlanamadığımız bunca şeyi yaşarken, bunu engellemenin en büyük yolu yine onlara bu zararı veren biz yetişkinlerden geçmektedir. Şiddete karşı sessiz kalmamak, kendinde veya çevresinde bu tarz dürtüleri fark eden veya düşünen kişilerin psikolojik destek almaktan çekinmemesi, herkesin bir potansiyel olduğunu göz ardı etmemek ve şiddet konusunda tüm insanların bilinçlendirilmesi ile bu vakaların en aza inmesi olağandır.
Son olarak yazımı yakın zamanda vefat eden Sezai Karakoç’un bir sözüyle bitirmek istiyorum.

“İnsanı çözersin, çözersin, çözersin; çocuk çıkar”

Sezai Karakoç