Yazım, yakın zamanda geride bıraktığımız 18 Mart’ta olduğu gibi, bu vatan için şehadete eren yiğit kahramanlarımıza armağandır…
Sizler ne muhteşem insanlarsınız… Sizler yiğitlersiniz… Yıllar yılı anlatılmış ve anlatılacak, adınıza nice destanlar kaleme alınacak. Yıllar önce şehit olduğunuzu öğrendiğim günden beri hep hüzün sarmıştır içimi, ta ki Mevlamın sizler için “Benim katımda öldürülenlere ölü demeyin, zira onlar şehitlerdir.” muştusunu duyana kadar. Cihatta her yiğidin tek muradı Allah’ın huzurunda şehit olmaktır.
Ey vatanı için, milleti için, başta Allah için şehadet şerbetini içen Mehmetçik! Sizler bu aziz vatan için harp vaktinde geri dönmeyi ar saydınız. Eğer Allah nasip etseydi; sizler, tek dişi kalmış canavarın tek dişini de koparırdınız…
Ey Mehmetçikler! Düşman hücuma girdiğinde sizler alnınız ak, başınız dik; kibir, gurur bir yana, onların üzerlerine “Allahu Ekber! Allahu Ekber!” diyerek girmediniz mi? Onla sizin iman dolu göğsünüzü görünce korkudan kaçıp yerin dibine girmediler mi?
Savaş çetin bir şekilde ilerlerken, onlar bombaları üzerlerinize yığın yığın attığında, o bombaların üstü size cennet gözükmez miydi?
Ey Mehmetçik! Bombanın darbesiyle yere düştüğünde Hz. Hamza’yı mı gördün? Şehadet şerbetini niçin gülümseyerek tattın?
Onlar size ölü diyordu önce Allah sonra bizler biliyoruz ki “Şehitler Ölmez!” Sizler onlarca kurşuna maruz kalsanız da yine de nasip etmediniz bu toprakları nasipsizlere.
Ey cennet sılasından dünya gurbetine gelmek isteyenler, kalkın! Bugün sizin hakikatinizi anma günü, kalkın ey diri ölüler! Size müminlerden selam var, sizi rahmetle anan kardeşleriniz var… Sizdeki bu vatan aşkı, hizmete cihada hazır olan bu yürek kimde var?
Ey Mehmetçikler! Daha ana karnındayken şehitlik yazılmış alnınıza, yurdumuzu alçaklara uğratmak isteyen canavar çıkınca meydana siz iman dolu göğsünüzü kabartmadınız mı?
Siz 18 Mart’ta da olduğu gibi “Çanakkale geçilmez!”, “Bu ülke geçilmez!” dediniz, geçilmedi…
Bu vatan ve millet hâlâ ayakta ise önce Rabbimizin izninden sonra da sizlerin yiğitliğindendir. Rabbim cümlenizden dâim razı olsun…
24 yaşındayım Arapça tercümanlık dersleri alıyorum. Bir yandan da yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Müzik kulağım iyidir, bir zaman makam dersleri verdiğim oldu. Öğrenmeyi ve öğretmeyi seven bir yapım var. Farklı alanlarda derslere katılıp yeni şeyler öğrenmek bana terapi gibi geliyor. Kendine yatırım yapanlardanım. Sosyal biriyim, hayatı yaşamayı seviyorum.
