9 Nisan 2024

Huzur Büyürken Masamda

Yazar: Lamia MİZAÇ

“dost duygularını

eksek cümle gönül bahçelerine”

               Abdurrahim Karakoç 

Dolunay iki gündür yoldaşım başucumda. Başucumda dedim ya, sahiden, o kadar yakın hissediyorum. Apaydınlık gülümsüyor içime, ümit dolu cümleler fısıldıyor kalbime. Aydınlanırken ruhum; gecenin karanlığından sıyrılıp, ışıl ışıl dolunay sokuluyor kelimelerimin arasına. Buyur ediyorum, oturuyor yazdıklarımın yanına.

Gecenin kıymeti artıyor yanımda, huzur büyüyor masamda.

Masa deyince içim burkuldu birden. Annemin söylediğine göre yaşımla birmiş. Yani aynı yaştayız. Direkt söylemeli miyim yaşımı? Dolaylı olarak anlatacak olursam gençlik tutar mı acep elimden. 

“Kaç yaşındasın demek kaç dolunay boyunca yaşadığın anlamına gelir.”

                                                                                   (Erich Scheurmann)

Yaşım dört, tek değil iki dört, yan yana olanlardan. Masa açık sarı… Acaba ilk alındığında koyu sarı mıydı? Öyle hatırlıyorum nedense. Silik gri çizgiler var kendinden, derinden seslenen şimdiki zamana, âna hatta. Bir de uzun uzun çizgiler maziden, nice yaşanmışlıklardan geçip yılların izinden adımlayıp gelen.

Altı tahta, kenarları demir… Ayakları -biliyorum aslında fakat eğildim nedense bir an- koyu kahverengi.

Çatı katı… Babamların evinin ferahlığı… Emekleri, hayalleri. Şu sıralar yalnız. Ben de çok nadir çıkıyorum. Aslında hep gönlüm burada fakat dünya telaşı, iki kat merdiven çıkma üşengeçliği alıkoyuyor bu güzelim nimetten beni. Çocukları güneşlensinler diye gönderiyorum sıklıkla. Malum salgın günlerindeyiz hâlâ. Dışarı çıkmak ve çıkarmanın sıkıntı olduğu zamanlardan kaldı bu alışkanlık belki de. Şükür borcumuzu da eda edecek olursak artık daha rahatız fakat dikkatliyiz.

Gece iyice koyu renge bürünüyor. Gözlerimi biraz daha yukarı kaldırıyorum; sol köşede kırık bir radyo, onarıp kırıklarını can atıyor benimle konuşmaya. Annemin işlediği etamin pano ise rızık verenin Allah (cc) olduğunu hatırlatıyor her bakışımızda. Saat hâlâ zamanın hangi noktasında olduğumuzu gösteriyor vefayla.

Ay başucumda, küçük kızım çağırıyor; aslında içimdeki dünyadan koparıyorlar beni, dışımdaki dünya çağırıyor. Artık eve gitmeliyim. İçimdeki evin kapısını aralık bırakmayı unutmadan. Anahtarı içimdeki okumak, yazmak, şiir, öykü, deneme, masal, kısacası edebiyat sevgisi…

Sevgili ay, gece, kıymetlilerim, görüşmek üzere…