24 Nisan 2024

Kuşluk Vaktiyle Gelen

Şair: Mehtap YILDIZ YETKİNKÖLE

Yağmurun eşsiz sesiyle ürperdim bu sabah, gözlerim yarı açık araftalık hissi…

Pencereye vuran her damla bir iz ömrümden, ya kader bilhassa kaza.

Kulakları duymayan birine ağıtlar yakmışım, kör bir bedene gökkuşağını anlatmışım gibi.

Yahut yürümeyi bilmeyen ayaklara, koşmayı mı öğretiyorum?

Kolsuz bedenler hisseder mi, umutlara sarılmanın müthiş yönünü?

Koku almasını bilmeyen burun delikleri baharın tadını anlar mı? Ne mümkün!

Kalbimi koydum ben de ortaya, Yaradan’ın bütün zuhur eden ihtişamıyla;

Söyledim miskince türkümü “Yaşıyorsun ha bugün ha dün.”

Bir tutam hüznüne bir çay kaşığı ümit serpemeyenlere seslendim;

Korkularla yaşanan her bir saniyeye aldığı kadar tevekkül ekleyin, dedim.

Rüzgarlı, puslu havalara da güneş doğar onu hatırla, dedi içimdeki küçük.

O, hayatın beyhudeliğinden dem vurdu ben amel satırlarıma gayelerimi ekledim.

Acılarını gözlerine değdirme ya hu! Maskelerin üretilme amacı kişilik değişimi değil,

Hangi masken takılıysa çıkar usulca, tebessümü koy çehrene ve ceplerine.

Beyninde düzelmesi zor gibi duran yapboz parçalarını sen kalu belâda gördün,

Yaratılışındaki güzel gizliliği koru ve sahip çık gündüzüne, gecene.

Kuş kanadındaki özgürlük de sensin, balığın solungacındaki mahpusluk da…

İçi yaşanmışlık dolu bavulunu al ve git gönül bahçelerinde dolaş,

Kâh uçacaksın uçsuz göklerde kâh yüzeceksin derin sularda daima hayata meftun.

Lakin haritan nereye olursa olsun sen insanlığa ve umuda ulaş.

Dalmışım, damlalar yerini dik açıyla gelen güneş ışınlarına bırakmış;

Bahardaki pembe tomurcuk, nadir dökülen mutluluk gözyaşları sarmış odamı.

Küskünlüklerim vedalaşıp gitmiş, her bir barış çubuğuna emanet ederek beni;

Düşünmek için gönderildiğim her ana, ben de tekrar attım adımımı.