25 Ocak 2022

Kusurlu Gülümseme Kılavuzu

Yazar: Betül AÇIKGÖZ

Bir kusursuzluk yarışında kan revan içinde kaldık. Modern dünya illüzyonu bize burada cenneti yaşamaya o kadar inandırıyor ki kesin ip var düşüncesi bile geçmiyor zihinlerden. Paha biçilmez hâle getirdiğimiz dünyalıklar burasının ekip biçip gideceğimiz bir yer olduğunu unutturmada son derece mahir. Ama olmuyor tabii. En nihayetinde etimoloji izin vermiyor buna. Dünya demek aşağı demek. Unuttun galiba her şeyin en iyisi, en güzeli bodrumda muhafaza edilmez sevgili insan.

Bu farkına varamayış bizi dalga dalga büyüyen bir şikayet kültürünün içine sürüklüyor. Bir dostla oturup güzelliklerden konuşmak neredeyse hayal oldu. Sürekli sorunlardan, eksiklerden konuşup memnuniyetsiz olduğumuz şeyler üzerine sohbet konuları açıyoruz. Dertleşmekle şikayetlenmek çok farklı şeyler halbuki. Biri ilaçken diğeri zehir.

Öncelikle kendimizi zehirlediğimizi kabul etme konusunda bir cesaret göstermeliyiz. “Şükür nimeti artırır” sözünün neredeyse politik bir söylem sayılacağı bu zamanda, insanın şükürsüz olduğunu kabul etmesi cesurluk değil de nedir?

Kabul edişimiz umut etmek gibi bir hasletle harmanlanıp tefekkür süreci başladığında aslında idrakımız da gerçekleşmiş olacak. Ve bu idrak tevekkülü kolaylaştıracak. Çünkü düğümleri atanın kim olduğu gerçeğiyle yüzleşmek -bilmekten öte- dindirecek kalbimizdeki şikayet fırtınalarını. Sonrası bahar temizliği. Kirlenmiş pencereler yıkanacak, içeri taze bir hava dolacak. Hayatı olmazlarıyla sevmek, kusursuz bir dünya arayışının verdiği yorgunluktan kurtulmayı sağlayacak. Musibeti isabet ettirenin kim olduğunu bilmek ve O’na güvenmekle tozlaşan umutlar, emin olalım ki çiçeklenecek.