4 Kasım 2023

Tahayyül

Yazar: Kübra İLERİ

İnsan yaşamı tamamıyla bir aldatmacadır. Bu aldatmacalarla insan, yaşamını doğru bildiği yanlışlara inanarak ve inandıkları uğruna belirli ideolojiler etrafında çeşitlendirerek farklı tonlarda düşünceleri insanların masasına servis eder. İnanmayla başlar ne de olsa her şey. Gerçeklerin karanlık gecelerde toprak altına gizlenmesini, gün ışığı doğunca ansızın izlere denk geldiğinde anlar insan; bu farkındalıkla vicdani ve ahlâkî cezaların bir süre sonra rahatsız etmemeye başladığını. Aklın ve kalbin uyuşmazlığı birinden vazgeçmiştir bu uğurda. Bekleyişler etrafında şahsiyet planları yapılıyorken asıl sorun yeni düzenlerin oturmamış düzenler üzerinde destur almasından mütevelli olduğudur. Bekleyişler ve vazgeçişler şahsiyeti bir metre karelik alan uğruna, dünyaya sığmak yerine ‘dünyaya doymak terimiyle insanları iç içe yaşamaya muhtaç ediyordur. Bu muhtaçlıklar tarih boyunca hep bir kurtarıcının beklenilmesinden, gelmesi reformundan kaynaklıydı. Mevcut düzen üzerine yaşama alışkanlığı sorgulamadan ve düşünmeden “merhaba hayat” dahi diyemeden noktalanmıştır. Hâlbuki bu noktalar ardında kalan insanlar için hep tamamlanmamış cümleler hükmünü koruyacaktır. Sosyolojik düzenler, psikoloji üzerindeki etkisiyle her şeyi mânalandırma uğruna, savaş çanları çalarken, nice canların bir nefes kadar ömürlerinin şahsiyeti üzerindeki söz sahipliğini kitabi sayfalara kayıt düşürdü. Bilinmeyen yollar uğruna çıkmaza çıkan sokakların meşhurluğunu taşımakta dünya.

“Kimler beklerken vazgeçti?

Kimler beklerken her şeyi elde etti?” Dünya ise kendi etrafında dönerken insanların etrafında döndüğü sanıldı. Dönüşü olmayan yolların, dönülmez yıllarda saklı hallerinden belliydi. Hayatı noktalayacağını sanan insan, noktalanmadan biteceğini bilmesine rağmen parçalanmaz planlar, gerçekleşmeyen hayaller etrafında nefessiz kalırken; zifiri karanlık bir günde, aydınlık metropol şehirlerin akışında en zirvesinde dinlenmektedir. Öyledir ki dönen dünya çapında hareketini sürdürdüğünü insanlık dünyasında yeni çağrışımlar gündem olsa dahi bir solukta eriyip peyderpeyleştiğini hatırlatmaktadır olumsuzluklar karşısında. Giriftli hayatların asparagas görüntüleri hafızalardan silinirken kahvehane köşesinde elini alnına koymuş dertli amcayı olumsuzluklar ardında doğan güneşin ilk gözle görülmesine benzetmek, her şeyi özetlemekten farksızdı. Uzun virajlı yolların unutmadığı zihinde ellerinde olan son tesellisi ile ağırlık gelen düşüncelere destek yapan insanlarla dolup taşarken virajlı yolların görünen sahteliği ansızın unutturuyor kendini âlemi diyara. Her geçen gün bir öncekini çağrıştırıyordu. Her geçen seneler bir önceki yılları aratıyordu. Farklılıklar da farksızlaşıyordu böylece. İnsanlığın ihtiyar hâli ise peykeler üzerinde ihtiras dolu otoriteler karşısında gözlerini yumuyordu.